tanrı'nın insana en büyük imtihanıdır. bazen insanın, sırf aşkı öğrensin diye dünya'ya gönderildiğini düşünürüm.
aşk, yalnızlığa giden yoldur. zira; yalnızlık ile tek başınalık aynı şey değildir. yalnızlık ,aşık olduğun insanın yanında olmamasıdır ve aşık olduğun insan da hiçbir zaman yanında olmaz. dolayısıyla bütün insanlar yalnızdır.
karşılıklı aşk yoktur, iki insanın birbirine aşık olması mümkün değildir, iki taraflı sevgi birlikteliği doğurur ama bu aşk anlamına gelmez. asıl aşkı, terkedildiğinde veya karşılık bulamadığında yaşarsın. başlı başına acıdır, acıya katlanmaktır aşk.
aşk, insanı ister istemez değiştirir. kendimden örnek vermem gerekirse; önceden sigara içenlere ''şu meretten ne anlıyorsunuz'' derdim, şimdi günde 1-1,5 paket sigara bana mısın demiyor,içki keza öyle. her kadehi yalnızlığıma, benim olmayışına adıyorum. önceden umrumda olan, endişe duyduğum şeyler artık anlamsız geliyor, insanları, konusulanları önemsemiyorum. bazen unuttum diyorum, ben onu sevmiyorum diyorum ta ki gece başımı yastığa koyduğum zamana kadar, rüyalarımın başrolu o oluyor, gecem, gündüzüm, dünüm, bugünüm hep o.hayat ondan ibaret, insanlar o ve diğerleri diye ayrılıyor ve işin asıl acı veren tarafı bunların onu zerrece ilgilendirmemesi ve ilgilendirmeyecek olması.
kaybedenler kulübünde de denildiği gibi ''kadınlar seni sen yapan özelliklere aşık olup sonra senden o özelliklerini değiştirmeni isterler.'' evet aynen böyle oldu karşılıklı aşk var sandım ta ki o çekip gidene kadar. şimdi ne yapacağımı ne hedeflediğimi, nereye gideceğimi bilemez bir halde yaşıyorum(!). mutluluk, masallarda gecen efsanevi bir kelime; gözyaşı, damla damla onun için akıyor. artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmek ne çok yıpratıyor insanı, dönse bile yaralarımı saramayacağımı bilmek ne zordur bilir misiniz.
ve en kötüsü de gelip buraya anlatmak sözlük, anlatacağım, beni anlayacak bir allah'ın kulunun olmaması ne kötü.