ayrılmamızın üzerinden iki hafta geçmişti. özlemin yerini alışkanlığa bırakacağı tehlikeli bir kavşağa yaklaşıyorduk ikimiz de. frene basıp sağa çekmem, bir karar verebilmek için düşünmem gerekiyordu. o hızla girersem o viraja, tepetaklak olabilirdim.
kararımı verip bastım gittim eskişehir'e. sinemanın önünde onu beklerken gözüme ilişti bu film. ya buluşup dışarı çıkacak, aptal aptal gezinip iki kelime edemeden ayrılacaktık, ya da iki bilet alacaktım bu filme ve bir şeylerin değişmesini bekleyecektim. ikinci seçenek daha mantıklı geldi. buluştuk. sarıldık birbirimize. hala umut vardı. bu o kadar belliydi ki. bilet aldım dedim. hangi film diye sordu. afişi gösterdim. gülümsedi, girdi koluma ve içeri girdik.
çok güzel başladı film. dakikalar ilerledikçe aramızdaki mesafe azaldı. ellerimiz usulca yaklaştı birbirine, masum gülücükler eşliğinde buluştu. bakışlarımızı yakaladık sık sık, birbirimize.. perde arasında ışıklar yanınca biraz utanmış gibi yapıp ayrıldık birbirimizden. tek kelime etmedik. ışıklar kapanıp 2. bölüm başlayınca nasıl olduğunu anlamadan tekrar sarmaş dolaş olduk. filmde duygusallık had safhaya çıkınca yaslandı göğsüme. saçlarını okşamaya başladım. bazı bazı ağladık, bazı bazı birbirimize bakıp sevinçle gülümsedik.. olacaktı işte. biz ayrı olamazdık, bu o kadar belliydi ki.. durduk yere neden o kadar acı çektirmiştik birbirimize..
gel gör ki yanılıyormuşum. film final kısmında bildiğin sıçtı batırdı. o duygusala bağlamış, ara ara ağlamış ben, film saçmalamaya başladıkça kahkahalar atmaya başladım iyi mi? bir yandan filmin saçmalamasına gülüyor, bir yandan yönetmene saydırıyordum. eski sevgilimin varlığını tamamen unutmuş, kendimi kaybetmiştim adeta. bu iğrençliğim zirve yapmışken çat diye bitti film, açıldı ışıklar. şaşkın şaşkın sağıma soluma baktım. insanlar kalkıp çıkışa doğru yürümeye başlamışlardı. şaka mıydı bu? sarmaş dolaş ağlarken nasıl bu hale gelmiştim ben? hayır olamazdı. daha işim bitmemişti. daha seni seviyorum, bir daha birbirimizi hiç bırakmayalım diyecektim..
ama suç bendeydi. seni seviyorum diyeceğime "hohahah iyice abarttılar bunlar da yea, çocuk mu kandırıyorlar" demiştim. bir daha birbirimizi hiç bırakmayalım diyeceğime "ahahahhaa ben buna götümle gülerim afedersin, bu kadar tesadüf de olmaz" diye buyurmuştum. her şey bitmişti artık. o güzelim fırsatı, son kozumu da kaybetmiştim. sinirli bir vaziyette kollarını kavuşturmuş, oturuyordu. hiçbir şey söylemeden kalktı yerinden.
"tekrar girelim canım ben doyamadım filme" dediysem de dinlemedi tabi. bir bahane uydurup uçtu gitti ellerimden.. yazacağınız senaryonun..