uzaktan ışıkları gözümü almaya başladı, ardı sıra geçen otomobiller arasında zor bela sıyrılmaya çalışırken nihayet vardık. vücüdumu bileklerimden yukarıya doğru ilerleyen bi sızlama kapladı, kulaklarımın yanmaya başladığını hisseder gibiyim. bu soğuklar insanı mahveder dereceye ulaştı bu gün. hele soğuk ortamdan sıcak bi ortama geçmeyesiniz adeta bedeninizdeki buzların çözüldüğü hissine vardırıyor, ah şu yürüyen merdivenler yürümez olsaydıda kendi adımlarımzla çıkıp biraz ısınsaydık.. etrafıma bakındığımda o donuk bakışları farkediyorum bi ara, insanların içine kaplayan mutsuzluk, umutsuzluk ya da soğuktan mıdır bilinmez ama dünya umutsuz insanlar terminali haline gelmeye başlar gibi olduğunu düşünürken aksine çoşkuya ve neşeye sahip insanların bakışlarınıda topluyordum.birbirine gülümseyen yüzler,ardı sıra birbirini takip eden huzur dolu mimiklerede şahit olmuyor değildim. oradan oraya koşuşturan insanlar, bi mağazadan çıkıp bi diğerine giren insanlar.dört ayaklı sandalyelerinin üzerinde servisini beklerken el ele tutuşup gözlere bakılan o manidar bakışan insanlar. oturalan o masalar acaba bunların gibi kaç bakışmalara, sevgi sözlerine, belkide kaç hararetli kavgalara tanık olmuştu ki.. yine bu fotoğraf çekinme meselesi afiyetli bi yemek yedirmedi, durmadan yanıp sönen flaşlar başımı kaldırıp poz verme niyetinde olan, beğenmeyip aynı pozda ısrar edenlere bakmak sıkıcı olmaya başladı. aslında sıkıcı olan olan o değildi, buzsuz ve asidi kaçık bir kola..