Küçük bi kızken annemin köyüne giderdik. epey de kalırdık. Annem o zamanlar neşeli bir insandı, insanları ziyaret ederi, güler, kahkaha atardı. ben hiç bişeyi anlamayan bi kız çocuğuydum. Öyle bakardım annemin önümden geçerken savrulan elbisesinin eteklerine.. o kadar güzeldi ki..
Salak bi kız çocuğydum demiş miydim? evet, geç de anlardım, ben anlayana kadar annem çoktaaan dıdısının dıdısına ziyarete gitmiş olurdu. Babam görevde olurdu, ablamsa yaşıtlarıyla.
Salak bir kız çocuğu olduğm için yaşıtlarımla da anlaşamazdım. öyle oturur beklerdim. saatlerce.. Annem geldiğinde dünyalar benimdi! kahkaha atarak gelirdi. eteğine yapışırdım. çok da küçük değildim ama yine de eteğine yapışırdım. Anneminse yapması gerekn şeyleri vardı.
Yine beklerdim. Annem işlerini btirip, oturduğunda kaç saat geçmiş olurdu hiç anımsamıyorum. bu seferde ben beklemekten sıkılırdım ve annemi iterdim, huysuzluk yapardım. O yine de gece uyurken bana sarılırdı. bilirdim sarılacağını..
Yine itiyorum annemi. Git diyorum. ne yaparsan yap. Ben elin memeleketinde anne anne diye ağlarken hala ağlıyorum diyorum. yanındayım ya hala ağlıyorum diyorum. Bencilce diyorum bunları. Bu kadar bencil olduğum için de kendimden utanıyorum. Artık diyorum, artık ağlamaya öyle çok alıştım ki, bak yemek yerken bile ağlayabiliyorum diyorum. Sahiden de o an yemek yerken bi yandan ağlıyorum. içim acıyor anne, geri gel nolursun..
Ölme nolursun anne, varlığın bile benim insan olmama yeter.. sana bişey olmasın nolur anne..