bir zamanlar muhafazakar medyanın prensi olan ve 28 şubat süreci'nde yapmış olduğu cesur programlarla bu kitle nezdinde eşsiz bir yere yükselen, sonra da "devlete yeter muhalefet ettim, biraz da siyasi iktidara edeyim" diye düşünmüş olmalı ki, sınıfsal olarak girmesi mümkün olmayan bir oligarşinin içine girmekten kendini alamamış yazar.
kimileri hakkında yaptıkları salt "dönek" eleştirisiyle onun canını yakabileceklerini düşündüler ama yanıldılar. zira ne o bunu önemsedi, ne de aslında cilalı parkelerle döşenmiş sahte ve ruhsuz hayatın içinde kendine "oralı" gibi bir yer edinebildi.
arada öyle yazılar yazdı ki, "yok yok, bedenin orada ama sen hala o eski özgürlükçü insansın" yorumlarına neden oldu. bunu kendi de farketmiş olacak ki, ilkesel konulara sık sık ara verip hükümete çakmaya ve oligarşinin tepkisini çekmemeye ve aforoz edilmemeye çalıştı. bunun bir çaba eseri olduğu, akp'ye yönelttiği eleştirilerin ona yakışmayacak sığlıkta olmasıyla kendisini hep ele verdi.
neyse, yeterinde boş konuştum. şimdi günün mevzusuna gelelim. bakın ne yumurtlamış sayın coşkun:
--spoiler--
düşünsenize...
bir atama ile...
- gazetecilik denilen meslek yiğit bulut'un elinden kurtarılmış oluyor.
- gazetecilik adına yapılan yüz kızartıcı övgülerin, "başdanışman" sıfatıyla yapılmasına imkân sağlanıyor.
--spoiler--
yani inanılır gibi değil. sayın coşkun bulut'a ait herhangi bir yazıyı eleştirmiş olsa ve haksız olsa hiç oralı bile olmam. ama bu eleştiri açıkça "zekaya hakaret" ediyor. düşünsenize, "gazetecilik"in kurtarılmış olmasından ve "yüz kızartıcı övgüler"den bahseden kişi bir hürriyet yazarı. eğer mevzu gazeteciliğe tecavüz ise ve "yüz kızartıcı övgü" ise türkiye'de bakabileceğiniz kaç adres var allah aşkına? şimdi hürriyet'in tarihine girip sayın coşkun'a herhangi bir hürriyet gazetesini açmasını önereceğim, bu da ona hakaret olacak. zira bunu en iyi bilenlerden biri. ayrıca hürriyet'in hükümeti eleştirirken ona karşı desteklediği ve "yüz kızartıcı övgü"ler dizdiği de asker ve sivil bürokrasi yani devlet kanadı.
bu arada sayın coşkun, şu devlet-hükümet ayrımına girmişken, sizin bu konudaki pozisyonunun telafi edilemez bir noktaya kayıyor haberiniz olsun. zira sizin haklı ve haksız bir yılın hükümet eleştirisinde oluşan yazılarınız, eskisi gibi sadece hem devleti hem hükümeti eleştirip özgürlükten yana tavır koyan bir konuma sahip değil. eleştirileriniz artık özgürlülüklere ve demokrasiye katkı yapmıyor. hükümeti "devlet" merkezli eleştirenlerin ve devletin kaybettiği pozisyonunu yeniden ele geçirmesini isteyenlerin değirmenine su taşıyor.
muhtemelen bir kaç liberal zırvayı ve klişeyi size zırıldamış oldum. kesinkez de haksızımdır. ama siz yine de şöyle 1-2 dakika yazdıklarımı düşünün.