büyük bir hikaye barış'ın hikayesi... o henüz çocuk yaşında ailesinin başına gelenlerden dolayı annesi ile birlikte hapishaneye giriyor. sonra inci'yi tanıyor. bütün dünyası inci oluyor... bize insanoğlunun mutlu olması için çok büyük mucizelerin, hediyelerin gerekli olmadığını anlatıyor barış.
**
bir uçurtmanın gökyüzünde ki özgürlüğü bile yüzümüzde gülümseme olabilir. kuşların seyri, denizin görkemi, güneşin doğuşu, çiçeğin her rengi... mutlu olmak zor zanaat. silkinmek lazım önce. sonra da hayata sarılmak. denizi görmek gibidir mutluluk. eğer mutlu olmayı istiyorsanız görmeyi bileceksiniz. hem, biz görmek istedikten sonra neden göremeyelim denizi? bakın ne diyor sabahattin ali, "görmesen bile denizi /yukarıya çevir yüzü /deniz gibidir gökyüzü" sonrasında devam ediyor rahmetli "aldırma gönül aldırma" mekanı cennet olsun, doğru söylüyor. önümüze çıkan engellere aldırış etmeden küçük mutluluklar büyütmeliyiz içimizde. ve önce sevmeliyiz; hayatı, insanı, doğayı, öğrenmeyi... sırt üstü uzanıp çimenlere gökyüzünü seyretmeliyiz. ve sonrasında yıldızları, yine aynı şekilde... insana insan olduğu için değer vermeliyiz. paranoya dolu dünyamızdan bizi ancak sevgi kaçıracaktır. sevgiyle kaçmayı planlamalıyız.
**
o kadar çok hikaye var ki dünya dediğimiz gezegende. bu kadar his, bu kadar duygu yoğunluğu, bu kadar zaman boşuna olamaz. bırak dünyayı, hiçbir gezegen bu kadar hikayeye boşu boşuna ev sahipliği yapmaz, yapamaz.
**
öyle ki; bir sınırsızlık, bir doyumsuzluk var insanoğlunda. dünyanın her metrekaresine sahip olsa diğer gezegenlere gözünü dikecek. ve zulüm hiç bitmeyecek yeryüzünde. düşünmeden yapamaz elbette insanoğlu. dünya meselelerini, ülkesini, çevresini mutlaka düşünecek. ama "onlar böyle düşündükleri için ben de şöyle düşünmeye başladım" cümlesinde ki, düşünmeyi başka bir düşünceye tepkiymiş gibi göstermekten ziyade "onlar da iyi düşünsünler diye iyi düşünmekten vazgeçmiyorum" cümlesinde ki düşünceyi diğer insanları da iyiye yönlendirmek, iyiyi istemek şeklinde yorumlamak çok daha ulvi bir amaca hizmet edecektir. keza bizi her ne kadar yorsalar da mutluluğu arayan olmalıyız.
**
ve barış soruyor, "neden uçmuyor inci?" inci de insanoğlunun en çok ihtiyacı olanı veriyor barışa; umut şu cümlelerle giriyor barış'ın kanına "uçar bir gün." filmin sonunda barış'ın gönlü olmuş inci uçurtma olarak geri dönmüştür. umuyorum ki bir uçurtmanın özgürlüğü bizim de yüzümüzde gülümseme olsun. sevmek, öğrenmek, anlamak, dinlemek ve insan olabilmek ve insan kalabilmek dileğiyle...