Memnuniyetle öğrendim ki dünya yeni bir buzul çağına girdiğinde, bu sadece Kuzey Yarımküre ile sınırlı olacak ve yeryüzünün Akdeniz Bölgesi'nden aşağıda kalan bölümleri normal yaşantısına devam edecekmiş. Bu teoriyi bilimsel kaynaklardan öğrenmedim. Aksine bilim adamlarının, bilimsel yanlışlarla dolu olduğunu iddia ettikleri 'Yarından Sonra' adlı filme dayanarak bunu söylüyorum ve işin doğrusu buna inanmayı tercih ediyorum. Yönetmen Roland Emmerich bu filmiyle dünyayı ve doğal kaynakları babalarının çiftliği gibi kullanan uygar insanlığın kendi açmazlarında sıkışıp kalmasını ve kendi pisliklerinde boğulmasını anlatarak dikkatleri küresel ısınma sorununa çekmeye çalışıyor. Kabul, Hollywood'un pek meraklı olduğu felaket senaryoları için biçilmiş kaftan bir konu bu, ama belki de ilk kez bu kadar yerini bulan bazı mesajlar da içeriyor. Film,
kendini beğenmiş ve çok bilmiş kuzey medeniyetlerinin titreyerek güneydeki geri kalmış 'taşra' ülkelerine kaçmaları, amansız kasırgaların Los Angeles'taki Hollywood tepesini paramparça etmesi gibi bu uygarlığın kendisine yönelik ironik sataşmalarla dolu. 'Yarından Sonra'nın bilimsel tartışmaları bir yana, perdeye aktarılan doğal felaket efektleri de gerçekten çok sarsıcı ve irkiltici... iyi bir sinema salonu ve kaliteli bir perdede izlenmesini öneririm...
Küresel ısınma ve peşinden gelecek buzul çağının, biz Türklere olumsuz bir şekilde yansıyacağını hiç düşünmüyorum. Aksine durumdan vazife çıkarmaya çok yatkın olmamızdan dolayı bu felaketi lehimize çevireceğimiz bile kesin... 'Havalar da bir acayipleşti' lafının ardındaki gerçeğin küresel ısınma olduğunun farkında mıyız bilemiyorum ama daha birkaç ay önce yaşadıklarımızı unutmuş olamayız. Hani şu 'beyaz afet' günlerini... Ben buradan istanbul Valiliği ile belediyesini uyarıyorum. Vakit varken bir 'buzul çağı kriz masası' kurulmalı ve acil eylem planları hazırlanmalı. Rakılarımıza koyacak buz sıkıntısı olmayacak, buz pateni yapmak için alan bulmakta zorlanmayacağız belki ama, bu gibi avantajların yanı sıra buzul çağı şakaya gelmez. işleri şansa bırakmamalı ve şimdiden bazı uyarılar yapılıp önlemler alınmalı...
Akdeniz Bölgesi'ne ve özellikle Bodrum, Marmaris, Datça, Antalya gibi yörelere insan göçü olacağı düşünüldüğünde buradaki arsa fiyatlarının ikiye, üçe katlanacağı kesindir. Buzul çağı düşünülerek şimdiden o bölgelerde yer kapatmak akıllıca olur... Ayrıca oralarda yazlığı bulunan eş, dost ve akrabalarla olan samimiyeti (bakın yalakalık demiyorum) artırmakta yarar vardır... Bütün Avrupa'nın buzul çağına girmesi beklendiğinden derhal bir Türk Birliği kurulmalı ve bizi Avrupa Birliği'ne almakta nazlanan kuzeyli dostlara -ne bileyim, mesela Susurluk Kriterleri'ne uyma şartları getirilmelidir. Yine güneydeki tatil köyü ve resort otellerin tam pansiyon oda fiyatları yabancılar için dört kat artırılmalıdır. Nasılsa mecburlar gelmeye... Ve açık büfelerde sadece kokoreç bulundurup bu ukala kuzeylilere zorla yedirilmelidir... Beğenmeyen gider buzulda donar... Bunları ihmal etmezsek buzul çağından süper
güç olarak çıkacağımız kesindir...
