ben bu yazıyı üvey babama yazdım

entry10 galeri
    2.
  1. üzerinde hala ıslak mutfak önlüğü olan kadın, masadan usulca kalktı. duvarları sarı boyalı peri şatosuna doğru yöneldi sarsılmış bedeni.şatoya ulaşmak için önce homurtu imparatorluğunu geçmeli ve gürültü saldırılarından kendisini korumalıydı. nihayet sarı odalı şatonun önündeydi. titreyen sakat elleri kapının soğuk demirine uzandı ama nedense birden durdu. ani bi hamleyle kulaklarına bastırdı, derisi deterjandan hırpalanmış avuçlarını. sağ işaret parmağında bıçak ve biber müsabakasından arta kalan bi kesik, o eski atletten kopartılmış bi bez parçası ve biraz sigara tütünü; acılara pansuman...

    o sırada salondaki gürültü makinası, ani bi ses hamlesi yaptı. vay canına bu gece süper bi performansı vardı. eskimek nedir bilmiyordu. evet evet zaten eskise biz onu çoktan değiştirdik. demiralıyoooo adamına verirdik ve nereye gittiğinden haberimiz de olmazdı. oysa o yepyeni gibi olanca gücüyle homurduyordu. en yüksek sese geldiğinde ise işte tam da böyle kadının avuçları kulaklarıyla buluşuyordu, kadın ise eskimiş marleylerle.

    bu gecenin oyununda başrol kadınındı. kadın yavaş yavaş dizlerinin üstüne çökerek "yeter yeter yeteeeer" melodisiyle başladı oyuna. basitti oyunun kuralları;
    dizler yavaşça kırılır,
    gözlerden akan yaşlar eşliğinde
    seni hiç duymayan tanrıya yalvarılırdı "yeter kurtar bizi" diye.
    ama kadın yanılıyordu. ona söylemiştim o kadar çok üvey baba vardı ki yeryüzünde, hangi çocuğa yetişecekti tanrı? pickurusu bile olsa tanrı çocuklara kıyamazdı.

    hem zaten gürültü makinası koskocaman bi yalancıydı; "tanrınız benim" diyordu "ağzından salyalar saçma oyunu" sırasında. ben ona hiç bi zaman inanmadım, çünkü kanatlı melekleri yoktu onun. hem tanrılar kapı ziline basmazdı ve tanrı ne kadar çok insan yaratmışsa, gürültü makinası bolca homurtu çokça acı yaratmıştı.

    kadın olacaklardan haberdar kafasını, eğdiği yerden usulca kaldırdı. ne de güzel saçları vardı kadının; yolunmadıkça. kapıya doğru son bi hamle daha yaptı dünyaya geldiğine her gün milyar kere pişman olan kadın. kadına doğru hamle yaptı, yüreği; korkudan hop oturup hop kalkarak eğlenmeyi öğrenmiş çocuk.

    "hadi kızım sigara al babaya."
    "baba mı?"
    ...

    gürültü makinası; insanların acıları, çocuk gözyaşıyla dolu anasonlu bardaklar ve paket paket izmaritle beslenirdi. en çok izmaritlerini önemserdi. oysa hiç eğlenceli bi oyun sayılmazdı sigara söndürmek ve başka çocuklar bu oyunu oynayan çocuklarla hep alay ederdi; pickurusu yanıyooooor...

    en güzel terliğimi giyip süzüldüm apartmanın taş merdivenlerinden. sümüklü bakkala doğru uygun adım marştım. benden hızlı hiç bi köpek koşamazdı, 6 yaşındaki çocuklardan bile hızlıydım. karanlıktı gültepe, koskocaman insanların sokakta olduğu saatindeydi istanbul. izmarit satın alacak kadar büyümüş olmasam beni göndermezlerdi. demek ki en büyümüşüydüm mahalledeki kızların. sümüklü bakkal gürültü makinasının sigarasının kalmadığını söyledi, "tamam" dedim, tipitipim elimde hoplaya zıplaya, büyümüş olmanın gururuyla eve geldim.

    homurtu makinası izmarit olmadan çalışamazdı ama bakkalda da kalmamıştı. kadın boş ellerime baktı, boş elleriyle beni sarstı ve "nerde dedi sigara" nerdeydi? homurtu makinası "o pickurusuna söyle almadan gelmesin" dedi sülalemizdeki herkesin adını anarak. kadın saate baktı "çocuk" dedi! bunu bana nasıl söylerdi. şiddetle karşı çıktım, onca dayağı yiyen bensem çocuk olamazdım. tenimde onlarca izmarit misafirimle ben koskocamandım. bi pickurusundan beklenebilecek en doğru manevrayı yaparak sokağa attım hemen kendimi. bu gece dayak yemeyecektim. superman terliklerimle asfaltta uçarken. annem balkondan sesleniyordu;

    "delirme gel burayaaa".

    koskacaman bi pickurusuydum ben eve geldiğimde. bütün sokakları tek tek aramış ve yakaladığım yerde ensesinden tutup eve getirmiştim izmaritli paketi.

    "deli kızım uyu" dedi mutfak önlüğünü narince bedeninden çıkarırken annem. uyu ve unut bu olanları. gözlerini sakın açma... uyursam ve gözlerimi sımsıkı kaparsam biz kazanacaktık. peki ya gürültülere ve çığlıklara takılırsa aklım ve gözlerim gibi sımsıkı kapanmazsa kulaklarım...
    0 ...