3 gün sonra mesaj atıcam sana, hani yeniyılda. hani dünyaya geldiğin gün. ya tüm yılım seninle geçecek ya da sensiz.
lakin üzülmeden olacak ilk kez. ilk kez acaba demiyeceğim mesela. ilk kez acaba özlüyor mu demeyeceğim.
"acaba?". en nefret ettiğim kelime, en nefret ettiğim soru kalıbıdır. kesinlik yok, acaba. ömürden ömür alan, bu kadar saçma bir kelime işte. zaman kaybı, sevmiyorum onu işte.
sonra bir şiir atıcam sana, şifreli. yani bilirsin senin oynadığın oyundan. içinde her şeyin anlamı gizli olan bu şiiri okuyunca hiçbir şey anlamayacaksın. sonra bir defa okuyacaksın, beş defa, yetmiş beş defa.
anlayacaksın, şaşıracaksın. sonrasını bilmiyorum. senin zeki olup olmamana bağlı işte. gitmeyi seçebilirsin, ya da gelmeyi. acabasız bir şekilde. net. cevabına bağlı, soğuk ya da sıcak.
kuru bir "teşekkürler." dersen bilirim ki bitmiş her şey. benim o acaba' larımın gereksiz olduğunu anlarım. ama hiç üzülmem. ama sen mesajı aldıktan sonra bana her zamanki sıcaklıkla bir şey yollarsan geri, anlarım ki beklediğime değmiş. yani çay gibi aslında, pekişmiş arkadaşlığımız işte. demini alması için bir süre beklemek gerekiyormuş.
ben bugün anladım ki -aslında hep biliyordum- insan egolarına göre hareket eder. en güvendiğin insan bir anda çıkarı için tanımadığın birine dönüşebilir. bazen seni kırar, farkedemez. bazen hiç kırmaz, sadece gider. sen kendi kendine kırılırsın. o kahredesi acabalar seni deli eder. yeni bir hayata başlarsın, ama o acabalar hiç terketmez. acaba o düşünüyor mu? acaba o mutsuz mu? bu saçma sorular kemirir işte insanı, saçma..
bunun için mesaj atıcam sana, gururumu ayaklar altına alıp. doğum gününü bahane ederek. biliyorum bilmiyorsun. ben bunu haziran ayından beri kurguluyorum. 7 aydır atacağım mesajı düşünüyorum, ve acabalarla yaşıyorum. evet çok aptalım. yani bu aptallık. lakin çok iyiyim, mutluyum. hani şey gibi, bir parçam sende kalmış gibi işte. bu mesaja olumlu ya da olumsuz cevap ver. ben kalbimden verdiğim o parçayı alıcam senden. bunun için mutluyum. hatta mutluluktan uyuyamıyorum, odaklanamıyorum. bir yıl nasıl geçti anlayamıyorum.