bazen de uyanınca keşke bitmeseydi dedirten rüyalardır.
john myung ve mike portnoy konser için izmire gelmişler. Tabi ne konseri için gelmişler orası bilinmiyor. Belki de drum&bass yapacaklardır. Neyse. Ben babama myungla portnoyu görmek istediğimi söylüyorum babam da bir telefon çakıp bizim eve getirtiyor adamları. Portnoyda yine basketbol forması var ama bu kez kafasındaki bandanayı çıkartmış saçları salına salına geziyor. Myung aynı myung zaten. Terasta myungın karısı geliyor, 'hangi bölümde okuyorsun, dersler nasıl' sorgusuna çektikten sonra bir de kitap oku diye nasihat veriyor. Sonra onu bırakıp komşu ibrahim amcaya yürürken portnoyla karşılaşıyoruz. Bana winston uzatıyor 'siktir abi içilir mi bu' diyip camel uzatıyorum, içiyoruz birlikte. eve dönüp salona giriyorum myung oturmuş elinde bassı, salmış utanmadan simsiyah saçları. Başlıyoruz konuşmaya yine konu dersler, adam illa çalış da çalış diyor. Olay 'valla çalış' şeklinde yalvarmalara gelince myung kolumu tutuyor ve eşi fare görmüş yılan misali salonun ortasına zıplıyor. 'kalk john gidiyoruz' diye bağırmaya başlıyor ve ben 'yenge bak valla anlamadın sen' desem de dinletemiyorum.
En sonunda portnoy bana bagetinin tekini bırakıyor ve arkalarından su döküp uğurluyorum.
Tüm bu saçmalıkların nedeni sendin medeni hukuk vizesi.