öylesine yaşıyor gibiyim, öylece.
durağan.
öylesine çıkıyor kelimeler ağzımdan, duymayı isteyenlere göre konuşuyorum, başımı çok ağrıtmasınlar diye. dilim söylüyor hepsini, kalbimle konuştuğm zamanlar çok nadir.
bunalıyorum insan ilişkilerinden, dayatmalardan. sabredemiyorum.
son günlerde uyurken hayalim,
havasız bir odada soluk alabilemek, gürültü edebilecek hiçbir nedene yer vermeyen üstüne üstlük kendi iç sesimin de kaybolacağı bir oda.
yaşamın tadı bile yok son zamanlarda.
şöylece ortaya çıkmış bir biblo gibi hissediyorum kendimi.
soğuk, ruhsuz, porselen gibi.