"sözlük" denilen asosyal eğilimi olan fakat ekseriyeti apolitik olmayan insanları barındıran postmodern oluşumda, ayrı kulvarlarda "yazar"ları içeren, adeta söz konusu kişilerin hayatta pratiğe dökemedikleri içlerindeki irini, kini, sevdayı, mizahi yetilerini ortaya koydukları, kendimizi ifade etme olanağını bulduğumuz ortamı sevmeme ve hatta yazmama neden olan adam. en basit tanımı bu sanırım benim açımdan.
ben bu adamı "tkp'lilere ordu'da yapılan saldırıdan sonra faşistlere karşı tek başına savaşında tanıdım, 'kutsal bilgi kaynağı'ında". teknoloji büyük aşamalardan geçti "modern" dediğimiz günün insanı yaptı bunu, ama insan hep o "ilkel" haliyle aramızda, sokakta, okulda, iş yerimizde, köyde, kentte dediğimiz bir sırada yanılmamıza neden olmayacak arkaik dönemden kalma çok sayıda canlıya -ki bu onlarla tek ortak noktamız- karşı savaştı. bu hafife alınamayacak bir mücadeleydi sanal da olsa.. her gün takip ettim, nasıl bir gazete ya da köşe yazarını her gün okuyorsam, nasıl beğendiğim bir yazarın yeni kitabını hemen almaya çalışıyor ya da bir tv programını seyrediyorsam kaçırmamaya çalışarak, her gün okudum bu adamı. güldüm, öğrendim, dertlendim, "venceremos" söyledim okurken, kendimce eleştirdim sonra ve kızdım bazen. orada değil, burada karşılaştık. en azından bu eleştiriyi yapma imkanı buldum. ve pek tabii ki aynı ortamda olmam kendi açımdan oldukça güzel.
ve fakat; kendisine "özel mesaj"la da ilettim, bence ortada bir sorun var. "sol" denen -fukuyama b.k yemiştirb ve kısmen yalamaya başlamışdır tükürdüğünü- tarihin gerçek sonu olan -nietzsche'ye inat optimist bir bakış açısıyla- "insan" olana yaraşır düzen, feodalitenin de, faşizmin de, kapitalizmin de sonu, varış noktası, aydınlık * ve adalete * erişilecek yegane sondur. ancak bu dünya'ya ulaşmak konusunda oldukça uzun bir yol var, deyim yerindeyse aşık veysel'in uzun ince ve zorlu yolu bu yol, belki de sonu yok, mutluluk yok, adalet ve eşitlik, özgürlük yok!
bu adam sinirli, belli ki bazı sorunlar yaşamış hepimiz gibi, özellikle "milliyetçi" ideolijilerin üzerine siyasal bir takım fikirler edinen insanlarla yaşamış bu sorunları sanırım veya benim nacizane anladığım kadarıyla. iyi de "stevemcqueen" gazetelerde, kitaplarda, cephelerde yaşanan siyasal çekişmeleri hangi kulvarda yaşamayı düşünüyordun sen sokakta, okulda, iş yerinde...
feodalizm Atatürk ve silah arkadaşlarının kurtuluş savaşının ardından, düşünce birliği ettiği çevresiyle aydınlanma devrimi ile tasfiye edilmeye çalışılmış bu memleketten, yüzyıllar süren tahakkümünün ardından. kolay mı olmuş bu işler? Atatürk neden "ulus" kavramını koymuş savaştan çıkan bir halkın önüne hedef olarak? halifesi, şeyhülislamı, sadrazamı, padişah yardakçıları, uleması, medresesi, bilime ve akla ve bireye karşı olan karşı olan bütün bu ortaçağ ürünlerinin tasfiyesi kolay mı olmuş? kolay mıdır ümmeti millet yapmak?
bugün sorun milliyetçilik değil. tabii ki sınıfsal bilinci olmayan ve bu haliyle faşizme yakın olan proleterya tehlikelidir. zaten lümpendir. sonuçta faşizmi mazur gördüğüm anlamını çıkaran mümkünse beynini aldırsın, çünkü bir işe yaramadığı ortada. ancak madem anti-emperyalistiz bakalım bugün emperyal devletler nasıl bir hegemonya kurmayı düşlüyorlar, dünya'yı boş ver, türkiye'ye bakalım..
ılımlı islam devleti, "bop" eşbaşkanlığı, emperyalizmin Yugoslavya, sscb, ırak örneklerinde gördüğümüz gibi üst kimlik bunalımlarına sokulmuş, etnik milliyetçiliklerin kazınması sonucu ulusal aidiyet duygusunu yok etme ve bölüp, parçalayıp, yönetme.. yalan mı? emperyalizm bugün, "küreselleşme" denen insana değil, sermayeye sınırsız bir dünya çizen, gittiği ülkelerde ulusal sermayeyi yok eden, yerini alan ve ülkeleri sömüren bir truva atı. yabancı emperyalist sermayenin, bizi kendimize yabancılaştıran sermayeye direniş bugün ulusal cephede yapılmaktadır. akp için sempatik baktığım dediğin parti var ya, abd bugün hala onu istiyor. ırak'a bak o kadar acı bir örnektir ki, işgale direnemiyorlar bile, çünkü ulus değiller henüz! mezheplere ayrılmışlar, etnik köklere inmişler, emperyalizmin ülkeyi işgali sırasında birbirlerini vuruyorlar. çünkü 100 yıl gerideler!
neden mi steve, solun bir bölümü ulusal cepheye katıldı, çünkü günümüzde sol kaybetti! sol kapitalizmin hakim olduğu türkiye'de çatıştığı faşist milliyetçilik olgusu karşısında kaybetti 70'lerde, ama bugün milliyetçilik feodalizmin karşısında kaybediyor. sol nerede mi, sol yok! maalesef sosyalizm falan filan yok... feodalizmden kapitalizme geçiş sırasında ümmeti millete dönüştüren o günün "bilim" yanlısı liberalizm ve milliyetçilik bugün emperyalizmin desteğiyle ilerleyen fundamentalizme direnmeye çalışıyor -tabii ki hepsi değil-. 19 yy'la dönüyoruz biz. tarihsel materyalizm karşısında "ben bilimsel yaklaşmak istemiyorum" diyebilirsin, ki herkes diyebilir ve diyor ayrıca. ama ütopya ancak zihinde varolur. zihinde yaşanan maddi dünyaya her zaman ait değildir. neyse fazla uzadı..
ha ben bu eleştiriyi yaptım ya, stevemcqueen'i yine de kimseye değişmem. çünkü o hiç birimizin belki de hiç bir zaman olamayacağı kadar samimi..