emniyet gücünün yetersizliğinin acısı, taraftardan çıkartılıyor. deplasmana seyirci gitmemesi demek, deplasman takımının maça yenik başlaması demektir. deplasman takımı sahaya çıktığında kendi seyircisini görmeyince, ev sahibi takımın baskısını üzerinde daha çok hissedecektir.
bir de şu açıdan bakmak lazım; emniyetin yetersiz kalması. alınan bu karar muhtemelen futbol federasyonu ve emniyet müdürlüğü ile ortak verilmiştir. fakat emniyet müdürlüğü eğer böyle bir şey için federasyonun kapısını çaldıysa, o zaman vay halimize. milyon kişinin yaşadığı mega bir şehirde, haftanın 2 günü 30 bin kişiyi idare edecek polis gücü yoksa bir şehirde, sokağa bile çıkmayalım biz. 30 bin dediysek, bunların 30 bini de taşkınlık yapacak diye bir durum yok. toplasan 10 bini geçmez taşkınlık yapan taraftar ki, onlara da gereken müdahale cop darbeleriyle verilmektedir zaten.
yani diyeceğin odur ki, tribün ortamının içine sıçılmaktadır ülkede. deplasman seyircisi olmazsa ne ev sahibi takımın taraftarı zevk alır maçtan, ne de oynayan futbolcular gerekli verimi alabilirler. ayrıca deplasmanın heyecanı apayrıdır. bir avuç insan kalıp, takıma gırtlağın yırtılana kadar destek vermenin hazzı paha biçilemez. bu zevkten mahrum bırakılmak da koyuyor insana.