kendimi konuşurken bir bok sanmam ve, hızlı konuşacam diye, cümlenin sonuna doğru her hatırlayamadığım kelime için, ''something like that'' deyip de bağlamaya çalışmam.
bir de marmariste çalışıyoruz tabii ki, sürekli ingilizler var, her gün doğal olarak konuşuyorsun, acentadayız; başka bir acentadan (rakip oğlum rakip) rus elemanın birini getirdiler, bisiklet kiralayacakmış; tabii çatara patara ingilizce konuşuyor; biz de tabii her gün ingilizlerle cebelleşiyoruz ya, - sanki aksan kasınca bok var -, elemanı hemen kafa kola almaya çalıştım. tabii rus turisti getiren abi de 50 lerinde filan, oranın kurtlarından... hemen yapıştırdı lafı;
- tabi elin rusunu buldun aksan yaparsın, ingilizlere de yapıyor musun böyle ?
ben de tabii ki dumurlara doğru yol aldım, adam haklıydı sapına kadar. mahalle maçında, mahallenin kendini bi bok sanan piç veledinin, ''yeneriz len biz bunları'' demesi gibi bir şey...
yani anlayacağınız, öyle aksanmış maksanmış yalan işler. ingiltere de ya da bilimum amerika , kanadada yaşamış adamın ingilizcesi belli eder kendini. bizim haddimize değil. biz türkçe yi güzel konuşalım yeter !