okumak istemeyenler için özet: en yakın arkadaşın gay olduğunu öğrenmek.
bunu nerede itiraf edeceğimi bulamadım, kime söyleyeceğimi de bilmiyorum. sanırım sözlük bu iş için en uygun yer.
şuan lafı uzatıp detaylandırmak beni üzüyor. hatta nasıl anlatacağımı da bilmiyorum. ama anlatmalıyım.
yıllardır çok samimi olduğum bir arkadaşım var. hatta onunla bir sürü de ortak arkadaşımız var. kendisini severim, sevilmeyecek biri değildir. biraz huysuz olsa da, "insanları oldukları gibi kabul etme" felsefesini benimsediğim için arkadaşlığımızda pek fazla sorun olmuyor. hatta son 1-2 aylık döneme kadar hiç tartıştığımızı bile hatırlamam. o derece saygın bir arkadaşlığımız vardır. birbirimizi yıpratmadan ilişkimize devam etmeye çalışıyoruz onunla.
ortalama her ay 2-3 kez onda kalıyorum. sohbet ediyoruz, film izliyoruz, dışarı çıkıyoruz. arada o da bize geliyor, kalıyor. ben ailemin yanında yaşıyorum, o ise kendi evinde. birbirimize dertlerimizi anlatıyoruz. her ne kadar ben pek anlatmasam da o anlatıyor en azından. hatta bazen duymak istemediğim sırlarını bile söylüyor. ilgili olmaya çalışıyorum, sonuçta o benim arkadaşım. onun kötülüğünü istemem. ben ne hak ediyorsam arkadaşlarımın bundan daha fazlasını hak ettiklerine inanmışımdır hep. ve böyle olmalı bence.
onunla ilk tanıştığımda davranışları biraz garip gelmişti. gay olduğunu düşünmüştüm. bir ortak arkadaşımız, aynı zamanda beni onunla tanıştıran kişi, onun büyük olasılıkla gay olabileceğini söylemişti bana. açık fikirli bir insanım, birinin gay olması beni rahatsız etmez, üzerime atlamadığı müddetçe. işin ilginci, iyi bir gözlemci olmamama rağmen, başkalarının söylediği bunun gibi yakıştırmaları da hemen kabul edemem. ben onun biraz kırık davranmasını, kişilik özelliği olarak düşünmek istedim ve öyle ipuçları aradım. daha doğrusu bunu istemsiz olarak beynim yaptı.
arkadaşımla bazen erkek muhabbeti yapardık. kastettiğim şey, "şu kız güzel, şu kız bilmem ne..." şeklinde devam eden, detaylarına burada değinmek istemediğim tipik erkek muhabbetidir. bu tip konuşmalarda, onun söyledikleri, yine istemsiz olarak beyin hücrelerimde bazı çağrışımlar oluşturuyordu. ve bir sürü ipucu çıkarıyordu, arkadaşımın gay olmadığına dair.
böyle böyle devam ettik arkadaşlığımıza. (bu arada ben heteroseksüelbir erkeğim bunu söylemeyi unutmuşum. her neyse.) gel zaman git zaman, bu arkadaşım bir kızla tanıştı. ve onunla yattı kalktı, haftalarca. beraber olduklarına bizzat şahit olmamakla beraber, onda kaldığım bazı akşamlarda, kızın gelmesi ve arkadaşımın bizi postalaması ve tüm geceyi o kızla geçirmeleri vs bana yeterli ipucunu veriyordu. artık onun gay olmadığına inancım tamamlanmıştı. belki de biseksüeldi bilemiyorum. bu arada arkadaşımın askerliğini yapmadığını, muaf veya çürük raporu olduğunu da ekleyeyim. buna rağmen aklıma farklı düşünceler gelmedi. ara ara "acaba" diyordum ancak bu normal bir tepki sayılabilir. sonuçta biraz kırık davranışları, ilginç bir ses tonu olduğunu söylemiştim.
bu kızdan ayrıldı.
mizacım gereği, her türlü konuda espri yapabiliyorum, yapıyorum. açık fikirli olmaya çalışıyorum. haliyle eşcinsellik konusunda da yıllarca bir sürü espri yaptım. hiçbirinin maksadı olta atmak yada ağız yoklamak değildi. bunu samimi olarak söylüyorum. benim amacım sadece gülmek ve güldürmekti. hatamı sonradan anladım.
bundan birkaç gün önce, yine arkadaşıma kalmaya gittim. yataklarımız aynı odada. normalde başkasıyla aynı odada bile yatamam, öyle bir yapım var ancak zamanla bu eksikliğimi yendim. arkadaşım biraz duygusal biridir. bazen ilgiye fazlasıyla ihtiyaç duyabiliyor. saatlerce ağlayabiliyor. ben çoğu zaman ne yapacağımı bilemiyorum. her neyse. o akşam, gece 1-2 sıralarında, uyandı ve "kenara kay" diyerek yanıma yattı. hafif bir uykum vardır, hemen uyanırım. ama buna rağmen belki de uykulu olduğum için onu reddetmedim. gelsin yatsın. sonuçta onun da heteroseksüel olduğuna inancım tamdı değil mi?
hayatımın en zor gecesiydi. çünkü ilk başta böyle bir şey olabileceğini düşünmedim! başkasıyla bile aynı odada yatamayan ben, biriyle aynı yatakta yatıyordum. bu yüzden neredeyse hiç uyuyamadım. ve iyi ki uyuyamadım!!! gecenin ilerleyen saatlerinde arkadaşım bana doğru döndü ve elini göğsüme koydu. uyurken insanlar bu tip şeyler yaparlar, o yüzden şüphelenmedim. uyumaya çalışıyordum. ancak bir süre sonra el aşağı doğru inmeye başladı. irkildim. kalbim deliler gibi çarpmaya başladı. şoka girdim. o an ne yapacağımı bilemedim. aklıma 1-2 sn içinde onlarca düşünce geldi-gitti. kilitlenmiştim. ve eli aşağı inmeye devam etti. eli aşağı doğru iniyordu ve ben dona kalmıştım. taaa ki boxera gelene kadar. o an olabildiğince hızlı bir şekilde elini yakaladım. tuttum. ama hâla ne yapacağımı bilemiyordum. kalbim yerinden fırlayacaktı sanki. titriyordum ve onun da titrediğimi hissettiğine eminim. arkadaşımın eli boxer bölgesinin hemen üstündeydi ve arkadaşım uyur numarası yapıyordu hâla. eli de durmamış, avucumun içinde hareket etmeye, daha aşağı gitmeye çalışıyordu. şuan bunu söylerken bile titrediğimi farkettim.
bir an geldi ve bir hışımla diğer tarafa doğru döndüm. yüz üstü yattım. ve onu omuzumla dürterek biraz öteye gitmesini, sıcaktan bunaldığımı söyledim. o da uyanmış numarası yaptı. biraz uzaklaştı benden.
sabah 9 a kadar gözüme uyku girmedi. ne yataktan çıkabildim, ne yatma şeklimi değiştirebildim. öylece kaldım saatlerce. kollarım uyuştu aynı şekilde yatmaktan. üzerim biraz açılmıştı, korkudan battaniyeyi bile üzerime çekemedim. saatlerce düşündüm, sadece düşündüm. hiç kıpırdamadım. o ise sürekli kıpırdıyordu. başım ona dönük değildi, onun ise beni izlediğine eminim. nefes alışları düzensizdi. ben zaten uyumadığım için, ve korktuğum için büyük ihtimalle uyumadığımı belli edecek şeyler yapıyordum. ne yapabilirdim ki?
gece geçmek bilmedi. tıpkı ölen bir insanın tüm hayatının gözünün önünden geçmesi gibi, benim de ölen arkadaşlığımız gözümün önünden geçiyordu. diğer ortak arkadaşımın "sen inanma onun kızlarla çıktığına, yattığına, hedef saptırıyordur o" deyişleri gözümün önüne geliyordu. inanmamıştım ona. ama şimdi inanıyordum.
sabah yataktan ilk ben kalktım. büyük ihtimalle birbirimizi bekliyorduk kalkmak için. aslında ben kurtulmayı bekliyordum, o ise beni. onu uyandırdığımda hiç de yeni uyanmış gibi değildi. hiç bir şey olmamış gibi davrandım. tüm gün o şekilde devam ettim. muhakkak normal olmayan şeyler yapmışımdır, ama elimden geldiğince normal olmaya çalıştım, "her zamanki" gibi. sabah morali daha önce hiç görmediğim kadar bozuktu. gece uyuyamadığını söyledi. belki de ağız yokluyordu bilemiyorum. söylediği pek çok şeyde ağız aradığını hissediyordum. ben de buna daldan dala atlayarak karşılık verdim. bir sürü konuya girdim çıktım. normalden daha iyi davranıyordu, ben dikkat etsem de davranışıma, o belli ki bunu yapamıyordu. suçluluk psikolojisi olabilir. elini belli eden bir poker oyuncusuydu o adeta.
onunla bu konuyu konuşamadım. çünkü böyle bir şey söylesem "uyuyordum, hatırlamıyorum, ne alaka" gibi şeyler söyleyecektir eminim. bahsi geçen gece, sabaha kadar tüm arkadaşlığımızda aslında bunu anlamak için bir sürü ipucu olduğunu farkettim. burada onları söylemeye gerek görmüyorum. meğer en başından beri beni elde etmeye çalışıyormuş, bunu şimdi anlıyorum.
şimdi ise arkadaşlığımın nasıl devam edeceğini, yada bitecekse nasıl biteceğini bilemiyorum. ama onun yüzüne tekrar bakamayacağımı biliyorum. arkadaşlığımızı böyle bir şekilde lekelediği için de ona çok kızgınım (her ne kadar belli etmesem de). ve düşünün, ben onu her fırsatta diğer tanıdıklarıma öven biriydim. hatta bana "yeter lan ne ......mış" dediklerini bilirim. şimdi ise arkadaşlığımız bitme noktasında. daha doğrusu "o" değil de ben bitirmek istiyorum. çünkü kendimi kandırılmış ve ihanete uğramış hissediyorum şuan.
işin kötüsü, pek çok ortak arkadaşımız var. bir başkasına bunu anlatamam, doğru olmaz. peki diğer arkadaşlar ne olacak? onlarla nasıl görüşmeye devam edicem bu arkadaşım olmadan. genelde biz hep beraber aktivite yapardık. beraber gezerdik vs. herkes de onunla aramın ne kadar iyi olduğunu bilir. belki de beni de "eşcinsel" sanıyorlardır, bunu düşününce geriliyorum.
bir açıdan çok şanssızım, arkadaşlığım bozuldu. ama bir açıdan da çok şanslıyım, "uykum hafif". eğer arkadaşımın eli boxerımın içine girdikten sonra uyansaydım, şuan travma geçirmiş durumda olurdum sanırım. kendimi uçurumun kenarından dönmüş gibi hissediyorum.
her neyse, burada itiraf ettim. rahatlamadım ama ettim işte. okuduğunuz için teşekkür ederim.