kabul etmesen de olur:
titremesin ellerin,
beklemem de zaten.
görebiliyorum bazen bazı şeyleri
münzevice çekildiğim
fildişi kulemden...
gerçekten yalnızlık paylaşılmıyor,
yorgunluk da öyle.
her koyun kendi bacağından asılıyor...
bir savaş bu yaşam,belki de ağır
evet,evet ağır toplarla saldırılıyor
ama kime,niye?
bence bilinmeyen ülkenin
tanınmayan prensesine...
verebilseydim keşke
elimdeki özgürlükleri,
saçabilseydim...
çılgınca...
ama ne var biliyor musun?
ben de bu savaştayım.
amacım ise yenmek ya da yenilmek değil
bırakıp akışı,kabullenmek.
istek uymuyor sürece
ama ne çare!
bak!general uyarıyor;
bilinmeyen ülkenin
tanınmayan prensini:
uyan komutan,
gel kendine...
ve toparlanma süreci başlıyor
anlayacağın,
saf tutmak gerekiyor....
işin trajedisi nerde biliyor musun?
bu savaşta yalnız değiliz.
nesi mi kötü?-beraber de savaşmıyoruz
istemiyoruz ortak zafer ya da yenilgiyi.
bırakıyoruz olayı akışına.
ama tabi,ne olay akıyor ne biz değişiyoruz!
en büyük hatayı bence burada yapıyoruz.
ama tabi bu savaşta,
ne beraber savaşıyoruz,ne de yalnızız...
çözüm ise şöyle geliyor gene:
madem ki ortak değil alanımız
savaşmayalım aynı arenada
gldyötörlüğümüzü ayıralım
yüzyıllardır ayrı olan...
korkarım ki prensesim,
bu durumda,
ne sizle-sizle beraber
ne de sizsiz-size karşı
savaşabilirim.
destan biter,kahramanlar yok olur
ama içlerinde bir huzur,
bir telkin egemendir hala.
olan sadece destancı halka olur..... *