senin ankara'ya gelişin. o kadar heyecanlıydım ki anlatamam. hayallerimi yaşadığım andı. hava çok soğuktu o gün ankara'da. içeri girip eşyalarımı bırakmıştım sonra da kendimi senin yanında buldum. kırevi'nde oturuyordun. sana yaklaştıkça heyecanlandım. benden önce gelen biri senin elini sıktı ama ben o an donup kalmıştım. sen de anlamıştın sanırım. çünkü benden önce bana "merhaba" dedin. *
sonra oturdum karşına birlikte çay içtik. gerçi ben sürekli seni kestim ama çaktırmadan.* hani birlikte fotoğraf çekinmiştik ya o an elim ayağım birbirine dolandı resmen. hani benden önceki kızla çekinip sonra arada boş bir zaman oldu da herkes bana "sen git" demişti ya ben de durup "ben mi?" demiştim ne yapacağımı bilemeden o şaşkınlıkla. sen de sol kolunu açtın ve bana "gel gel" dedin ya. hala yazarken o ilk günkü heyecanı yaşıyorum.
sonra konferans salonuna geçtiğimizde senin o muhteşem espri yeteneğini gördüm ve bir kez daha sevdim seni. bir insan bu kadar mı komik olabilir? sana bir kez daha hayran kaldım.
sonrasında da o soğukta hastalığım iki katına çıktı. hani senle çay içerken montumu içerde unuttum ya o zaman kapmışım şifayı. dünden beri de çekiyorum.
ha bu arada değerimi bil.* tam bir ay sonra senin için entry girdim.