rutkay aziz in altın portakal konuşması

entry38 galeri
    36.
  1. farkında mısınız, bilmiyorum ama renksiz ve tatsız bir ülkede yaşar olduk. Popüler eğilimler doğrultusunda söz söyleme alışkanlığının tabana kadar yayıldığı, herkesin küçük klanlar içinde küçük krallıklar oluşturmaya çalıştığı, kendi alanında refah içinde yaşamanın, kalanını ise görmezden gelmenin özgürlükçülük kılıfına sığınabildiği bir ülke oldu burası.

    şimdi Zenginlerin daha da zenginleyerek dünyada söz sahibi olmaya başladığı gerçeğinden yola çıkarak, yaşasın biz de emperyalist bir ülke oluyoruz diye çıkan gazetelerin gazıyla, sağa sola sataşarak uluslararası bitirimlikler peşinde koşulan bir ülkenin yoksul ve kimliksiz jenerasyonlarını yaratıyoruz. Bunu da elbirliğiyle yapıyoruz.

    tam da işte böyle zamanlarda, yani rüzgârın ağır faşizmden yana estiği zamanlarda sanatçı olmak kolay değil. Roman Polanskinin Piyanist adlı filmini hatırlayalım. Estetik üzerine yoğunlaşan, içinde bulunduğu ideolojik ortama adapte olmadan yaşayan sanatçıların bile sadece kimliklerinden dolayı başına gelebileceklerini Polanski çok etkileyici bir dille anlatmıştı.

    Rutkay Azizin Altın Portakaldaki konuşması bu bağlamda çok önemli mesajlar içeriyor. Gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür cümlesi, içinde yaşamaya mahkûm edildiğimiz faşist ve vahşi kapitalist ülkenin, yardakçılık üzerine şekillenen sanat hayatında rüzgâra karşı direnişin bayrağı olacak niteliktedir. Solcu ve vicdan sahibi olduğunu bildiğimiz ya da sandığımız birçok sanatçının, akepenin yarattığı sıcak para kaynaklarından yararlanmak için ya da yararlanageldiği için sessiz sedasız kalmaları Mümkünlüde her şeyin mümkün olduğunu gösterirken, Rutkay Azizin şu sözleri, bazı ödüllerin geri alınması gerektiğini açıkça gösteriyor: Bana verdiğiniz ödüle gelince, lutfettiniz, teşekkür ederim. Dilerim hak etmişimdir. Dilerim yaşadığım sürece de hak etmeye çalışırım. Ola ki, moda deyimle, bir döneklik ya da sapma olursa, bu verdiğiniz ödülü özgürce geri alma hakkına da sahipsiniz.

    biliyorsunuz ki, Bazen çok yetenekli olmak bir sanatçı için yetmez. Bizler de yeri geldiğinde Rutkay Azizi hep aynı rolleri oynuyor, kendini Atatürk sanıyor diye laf arasında mutlaka eleştirmişizdir, oyunculuğunun hiç farklılaşmadığını da söylemişizdir muhakkak. Ancak sanatçının çokyönlülüğü, sadece yeteneklerinin çokyönlülüğüyle ölçülemez.

    Bir gün, aynı Piyanistte olduğu gibi, bir faşist subayın insafına kalırsa işiniz, nereden bileceksiniz, bir sağcı iktidarın iki dudağı arasına da kaderiniz mahkûm olabilir.

    Bir gün, ola ki bir döneklik ya da bir sapma olursa, bu yazıda yazdığımız övgüleri geri alma hakkımızı da saklı tutarak, 19 aylık tutukluluk süresini 16 ay diye hatırlasa bile, Rutkay Azizin sözleri sinema alanında devrimci sinemanın bayrağı olarak kabul edilmeli.

    Rutkay Aziz için övgüleri dizme, suspus kalarak, iktidarın kanatları altında yetenek sergilemeyi sürdürenler için de yapılan övgüleri geri alma zamanıdır. Çünkü onlar da gün gelip, bu ülkenin içine düştüğü adaletsiz kalkınmanın çarklarına takılacaktır. 2002den bu yana akepenin gemisinden aşağı atılan birçok döneğin başına gelenler, illa ki gün gelip şimdi sessiz kalanların başına gelecektir.

    işte o zamanlar geldiğinde Rutkay Azizin yaptığı türden bir konuşmayı yapmamanın pişmanlığı içinde yananlar için bu metin kayıtlara düşülmeli.
    0 ...