kırık kitap

entry29 galeri
    4.
  1. hayat…

    bir başlangıcı ve bitişi olan bir şey için fazlaca özen gösterip, karıştırdığımız, anlaşılmaz hale getirdiğimiz “şey”, ama ne?

    asıl sorun da bu zaten. sürekli çözmeye çalıştığımız bir problem. hatta problem bile değil, problem arayan yapımıza uygun bir sorunun cevapsız halidir hayat.

    bir cezaevine gözleri kapalı halde getirilen birine “haydi bize cezaevini anlat” demek kadar da hastalıklı bir soru. cevabı ise, cevabı arayanın ruh haliyle ilişkili. bazen kurtuluş, bazense yok oluş…

    herkese göre farklı ama aslında tekdüze, kurallı/kuralsız oluşum. kurallarına uyulduğunda önünüze bilinmezliğe ait ödüller sunan bir bağışlayıcı, uyulmadığında da “yanacaksın!” diye kükreyen bir kötülük!

    hangimiz bilmiyoruz ki bu oyunu?

    bir yaratıcının bahsi geçiyor her yerde. aklımız almıyor onu, öyle öğrettikleri için. düşünmemize bile izin verilmiyor, bu yüzden düşünmeye çalışıp, kimsenin bilmediği günahlar işliyoruz geceleri.

    belki yalvarıyoruz en çaresiz halimizde ona “duy beni lanet olası!”

    duymuyor, çıt çıkarmıyor, öyle sessiz ki, bir ölü gibi.

    o an öldürüyoruz bağışlayıcıyı, yargılayıcıyı, yaratıcıyı…

    peki bu bizi kötü yapar mı?

    öyle demişti ya, bize kendi nefesinden üflemişti. belki kendi de birine isyan etmişti zamanında, onu da biz kaptık nefesinden bir hastalık gibi.

    şimdi gözleri bağlı cezaevini anlatmaya çalışan o mahkum gibi, öksüre öksüre yaşamaya çalışıyoruz.

    ne kadar da gereksiz. hayat bizi umursamazken, biz onu böylesi umursuyoruz.
    0 ...