artık küçülmek istiyorum... ne zaman küçüleceğim ki ben? ah bir küçülsem işte o zaman... diyerek kendi başının etini yiyordu ufak tefek yürekli kız. 25 yaşını bitiriverdi ve büyüdü. hayallerinin aksine büyüdü ve işten işe koşturmaya başladı. ne zaman mutlu olacağını sansa hep yorgunluk çalmıştrı kapısını. hiçbir şeyin içini sıkmadığı sabahları özleyivermişti. tek sorununun erken kalkmak olduğu sabahları... hayat sadece çikolata yerken hiç dinlemediği yabancı bir kadının tiz sesinde anlamlı oluyordu. yabancı sözcüklerdi ruhunu anlatabilen. kendi dilinde derdini anlatabilecek kelimelere sahip değildi. ya da öyle sanıyordu. tek sorunun, sevgilisinin 2-3 saat aramaması olduğu akşamüstlerini özledi, keman sesleri çalarken radyodaki kanalda. bulunduğu yer düşlere dalmasına imkan verecek bir yer değildi işte o yüzden gerçekliğin tam ortasında parlak bir boncuk tanesi gibi sallanıp duruyordu.