29 eylül 2011 stoke city beşiktaş maçı

entry215 galeri
    184.
  1. beşiktaş teknik direktörü carvalhal ve forvet oyuncusu edu'nun kaybettiği, beşiktaş'ın 60. dakikaya kadar üstün görürüp sonunu getiremedi karşılaşma.

    hacu, maçtan bir kaç dakika önce, ulen diyorum şimdi bu teknik adam benim aurelio'ya kıl olduğumu biliyor, necip'e şans vermiyor ya, ikisini bir oynatır ilk 11'de. tutar edu'yu da gömer ileriye. taşak geçer gibi bu kadroyu sürüyor televizyon önümüze. yaraa yedik nidalarıyla varyeteleri düzenliyoruz.
    hakkını teslim etmek gerekir, aurelio'yu beğenmesem de bugün crouch efendiden havadan karadan denizden yer altından mümkün mertebe geçit vermemesi ve sergilediği mücadele takdire şayandı. öte yandan necip uysal beklentileri karşılamasıyla gönlümüzü hoş tuttu.

    ne zaman ki dakikalar 60'ı gösterdi, takımın direnci düşmeye, pas trafiği azalmaya, hücumdan çok defansta top çevirmeye başladı. stoke city teknik adamı bu dakikalarda oyunu diri tutmak ve rakibine yüklenmek adına hamlelerini yaparken bizim carvalhal efendi egemen'in sakatlanma pozisyonunda bile oyuncu değiştirme olayına girmedi. eyvallah egemen'in değişmesi gereksiz olsa da, hücum hattına edu yerine alternatif olarak holosko'nun monte edilmesi gerekliliğini karşılaşmayı ekran başından izleyen ve beşiktaş takımıyla uzak yakın alakası olmayan neredeyse 5 yaşındaki velet bile gözlemlemişken bizim adamda tık yoktu.
    direnci düşen beşiktaş sikko bir penaltı kararı hitamında 2-1 yenik duruma düştükten sonra 20'lik necip yerine futbolunun sonlarına gelmiş ve eski günlerini mumla aratan fabian ernst'i oyuna alması bizi dumur-u deryaya sürükledi.
    sidnei bile pozisyon olarak orta saha oyuncusu olmasa da hilbert'i ileri sürerek ofansif anlamda üstünlük sağlamak amacıyla sahaya sürülebilirken (bak edu'yu yine sahada tutuyorum hatra binaen) bizim herif ona da tenezzül etmiyor ve tutup crouch'un belini kırarak beni amiyane tabirle göt eden aurelio'yu oyundan alıp yerine hücum için holosko'yu dahil ediyor. allahtan yeni traş olmuşum maçtan hemen önce, yoksa kafada saç kalmaz alim allah. ve dakikalar 84 ü gösterdiğinde koca götlü forvet ekolümüzün günümüzdeki temsilcisi edu sahadaki ilk atraktif hareketini kendinden beklenmeyen bir şekilde yapıp kaleye ve hatta kaleciye şut çekerek tüm izleyenleri şaşkınlık içerisinde bırakıyordu.
    desen rakip chelsea, 2-0 öndeyiz, adamlar ileri çıkmasın diye ağır bi adamı ilerde tutuyoruz amınakoyim. adam 84 dakika boyunca şut çekmek için bekliyor. ne bir verkaç, ne bir çapraz koşu ne alan daraltma, hiç bi skim yok. ya ben neyse bişey demiyorum.

    öte yandan quaresma paradoksu sürüyor halen daha beşiktaş'ta. la allahın portekizlisi. bak yine söylüyorum, bugün de aynı boku yedin, necip'im beyaz bayrak ayna misali sağ açıktan defansın arkasına doğru süzülürken, sen bitirici pası veren adam olmayacağın için top atmadın. herif boş eşşek gibi 45-50 metre koştu. koşsun işi bu da, be ibne geçen yıl nihat'ı harcadın bu ayak bacak oyunların yüzünden. şimdi kimse elleşmiyo sana diye sikme bu takımı. bak bencil davranmadığın ilk topta beşiktaş roberto hilbert'in -ki kendisini sevemedim bir türlü- ayağından kütür kütür gol attı. e yazık değil bu bunca emeğe, dökülen tere.

    galiptir bu yolda mağlup diyemeyeceğimiz bir karşılaşma oldu. beşiktaş takımı, yenmesi muhtemel -ki 1 puanı garanti- bir maçta teknik direktörünün sikko bir şekilde oyunu 90 dakika 10 kişi oynamaya çalışması yüzünden mağlup oldu. adamların kaleyi bulan ilk şutu gol oldu. toplasan maçta 5 şut anca çektiler kaleye. var gerisini sen düşün okuyucu, böyle kaleyi tutturamayan bir takımdan bahsediyoruz yenemediğin. lig değil bacım bu 34 hafta sürmüyor, 6 maçtan alacağını alamadın mı ski tutuyorsun. bu yüzden copu tuttuk. grup lideriyken bir anda 3. olmamak için kıvranır bir vaziyete geliriz bir dahaki maçta. -ki o da kiev maçı-

    quaresma'nın topu direkten dönmüş. dualar ettim gol olmasın diye. yoksa adamın bencilliği, ego'su tavan yapacak ve olan yine geride kalan dakikalarda beşiktaş'a olacaktı. futbolun cilveleri, önce bizim direkten döndü sonra onların direkten, olur böyle arada.

    velhasılı, çatır çatır top oynasa stoke city ve yenilsek zerre zoruma gitmezdi. lakin 60 dakika sen rakibi ez, topa sahip ol, oyunu domine et, takım düşüşe geçince teknik direktörün seyretsin ve sen maçı kaybet. zoruma giden budur bir beşikaşlı olarak.

    umudumuz kiev maçında carvalhal'in aynı hataları yapmaması yönünde.

    nanit:eko le pew reloaded sağ olsun rodrigo değil roberto hilbert. nasıl bi sinirse gözden kaçmış.
    0 ...