iz bırakan kitap cümleleri

entry8049 galeri ses1
    1972.
  1. hakan bıçakçı"nın karanlık oda adlı romanından gelsin, evlilik kavramı ve düğün saçmalığı bu kadar güzel ve açıksözlü, riyasız bir biçimde anlatılamazdı herhalde...

    evlilik; ideal aşkın son durağı, her genç kızın rüyası, gelinliğin içinde gecenin yıldızı olmak...kocaya kurban olmayı simgeleyen kınayı yaktırıp bekaretin, saflığın, temizliğin simgesi olan beyazlar içinde yuvadan uçmak. babasının dizinin dibinden güvenli bir biçimde havalanarak kocasının dizinin dibin yumuşak iniş yapmak. her tören gibi baştan sona sakil, olduğu gibi riya dolu. her tören gibi kaskatı bir şablona sahip. her gece aynı şey, aynı tablo, aynı şarkılar, aynı mizansenler, espriler, kıyafetler, saç modelleri, insan modeller,, dans figürleri, içkiler. peçete üzerlerinde, kadeh kenarlarında aynı lekeler. bu güya en özel gecelerin her biri çıldırtırcasına aynı...sadece yüzler farklı. yüzler farklı ama ifadeler benzer. dandik bir fotokopi makinesının çoğalttığı renksiz ifadeler.
    zarifçe içki yudumlamalar, tokalaşmalar, ayaküstü sohbetler, tanıdıkların yavaş yavaş gruplaşması, çocukların birer parazit gibi annelerinin bacaklarının dibinde toplanması...
    balo salonu isminin vaat ettiği masalsı duygu eşliğinde etrafı saran gerçek dünyayı yani otelin civarındaki oto sanayi mahallesini ve gecekonduları unutma egzersizi.
    sonra alkolün etkisiyle gevşeyen özüne yaklaşmaya paralel olarak gelişen türkçe popa geçiş. ve sonunda kasap havaları, roman havaları, oyun havalarının dibine vuruş. en sonunda da gecenin başında jilet gibi üstlerde duran ceketler paçavra gibi bellere takılmış, ellere dolanmış halde...
    çöküş süreci hep ayn, gecenin başında çalan şarkılar ne kadar elit, seçkin, ayrıcalıklı, avrupai ise gecenin sonundakiler bir o kadar arabesk, ilkel, hayvani reflekslere hitap eden cinsten. otururken batılı, ayağa kalkınca doğulu, ayıkken batılı, kafayı bulunca doğulu...önce frank sinatra, sonra kenan doğulu...
    1 ...