(bkz: öyleyadaböyle was here)*
zamanın ötesinden hatırladığım kadarıyla yazacaktım ki, dün tekrardan izleyerek morgın firimın'a hayran olmuştum o yıllarda. herkes tim'e hayran kalıyordu üstelik.*
tabii yıllar sonra, kişilere hayranlık duyulmadan daha bi dikkatli izleniyormuş. hikayesine geçince; ''umut'' denen duygu olmazsa hiçbir mücadele başarılı olmaz. umudum olmasa da bu işi yapıyorum/yapacağız denir ya sonuca götürmez. ne istiyorsan biraz daha uğraş, didin ve asla pes etme.
haklıysan ve buna inanan bir kişi bile varsa sebeplerini düşün, peşini bırakma ve çırpın.
amaç nerede olmak da değildir neredeysen orayı yaşanır kılmak ve neredeysen faydalı olmak. insanlara fayda sağlamak, güzelleştirmek ve kesinlikle hayatı belli müddetlerle gözden geçirmek.
en güzel anlatılan bi şey var ki, ben buna hiçbir filmde rastlamadım; hapishanede bile olsa yaptığı iyiliklerle insanlara kendini iyi hissettirmiyordu aslında tim. resmen kendine bundan mutluluk biçiyordu. bunu denemiştim bi müddet, insanlara iyi davranmak aslında karşıya yardım sağladığı gibi kişinin gönlüne de bi huzur veriyor.
bi sahne vardı, morgın şartlı tahliye oluyor işte brooks'un çalıştığı markette işe giriyor falan feşmekan sonra izin alıyor tuvalete gitmek için... onlarca yıldan sonra izin almadan tuvalete gidebildiğini farkediyor... ne yani, anlatınca entresan gelmedi mi? böyle bu işler.
ayrıntıların bile iyi işlendiği sahnelere sahip tevellüdü 94'e dayanan izlemeyeni dövüyolarmış filmi hale getirilen hiçbir kadrajında klişeleşmişlik barındırmayan s. king'in yazdıklarından uyarlanan double film.