her şey ilk olarak yaşadığımızı fark etmemizle başlar. çoğumuz bu anın ne zaman olduğunu hatırlamayız bile aslında, ama o, o kadar kilit bir şeydir ki... çünkü peşi sıra şekillenir hayatımızda her şey. "yaşıyorum" diyen insanın nidasında ardından gelen "peki neden?"sorusu gizlidir her daim. çünkü yaşadığını bilmek insanı sürükler bilmediği diyarlara. o bilinmeyen sorular diyarına...
bilmemiz gereken çok şey vardır önümüzde cevaplanmamış sorularımızın bileğini bükebilmemiz için, uzundur yolumuz, ama bir kere bu yola girmeyegörelim maceranın o çekici kokusu kendine çeker bizi, ta ki bizi hedefimize ulaştırana kadar... bir cümleyle anlatılamayacak kadar sancılı...
amacını bulan insanoğluna kalan tek şeydir yolunu bulmak. hani geometride denilir ya iki noktadan yalnızca bir doğru geçer diye, işte artık o tek doğrudan kaçmaktır amaç. çünkü yolun kısalığı değil, manzarası önemlidir seyyahlar için.
sanırım hepimizin seyyah olduğu bir dünyada kendi yolumuzda gitmenin her zaman kolay ve acısız olmadığını kabul etmek gerekir. ancak her şeye rağmen insanın kendi seçimleri doğrutusunda zorlanması, acı çekmesi de zaten özgür olduğumuzun bir emaresi değil midir? iyi ki özgürüz...