türkçe

entry560 galeri ses1
    50.
  1. türkçeciliğin, yeryüzünde benzeri olmayan bir dil, katışıksız bir dil yaratmakla ilgisi yoktur, yabancı dil, yabancı sözcük düşmanlığı ile de. bana kalırsa, bizim dil sorunumuzu, "öğretimi olan bir dil" ilkesi ile özetlemek daha yerinde sayılmalıdır. bugün bizim çeşitli kuşaklar elinde yazılan, konuşulan türkçe, çağdaş uygarlığın getirdiği kavramları anlatacak, yaratıcılığa yarar nitelikte değildir. daha açığı, bizim dilimiz bugün aramızda ortak bir anlaşma aracı olmak görevini yerine getirememektedir. bu açıdan bakılınca, yabancı sözcük düşmanlığı, türkçenin bütün dillerden üstünlüğü gibi duygusal davranışların, bizim sorunumuzla bir ilişiği yoktur. konuyu böyle alırsak, bir yığın gereksiz tartışmayı da önlemiş oluruz.

    hangi kuşaktan olursa olsu, dil üstüne konuşmaya kendisini yetkili sayan herkes, ancak kendi konuştuğu, kendi yazdığı türkçeyi türkçe sayıyor ve onunla yetinmek istemeyeni aşırılıkla suçlamaya kalkıyor. bu bakımdan dil karşısındaki çeşitli davranışları arasında ılımlı olanını aşırı olanından ayırt etmek epeyce güçleşiyor. gerçi, "dili kendi başına bırakın efenim, kendi kendine değişir o," diyenleri düpedüz ılımlı saymak yerinde gibi görünürse de, o düşüncenin işe yarar bir yanı yoktur. çünkü, dil kendi kendine değişmez, onu o dilde konuşan, yazan kişiler değiştirir. nitekim, yalnızca aydınlar, yazarlar değil, okuma yazma bilmeyenler de dili bilinçsiz olarak değiştirmektedirler. bütün iş, bu değişmeyi başı boşluktan kurtarmak, onu bilimsel diyebileceğimiz bir yola sokabilmektir.

    dil sorununu bugün de çözebilmiş değiliz, türkçeyi çağdaş diller seviyesine getirebilmek için önümüzde sürekli çalışmaları gerektiren yıllar var daha. bu durumda, ılımlı ya da aşırı olmanın ne demeye geldiğini anlamak güçtür. karşımıza çıkan sorunları görmezlikten gelemeyiz. bu zamana dek geldik, artık duralım diye düşünemeyiz.
    1 ...