1990 ilkokul 5, sınıfımıza (adana'da küçük bir ilçe), ısparta'dan bir bebe geldi, beni ve en yajın arkadaşımın yanına oturtuldu bu bebe, zira bizler öğretmen bebesiydik ve haliyle daha farklı muamele görüyorduk, (öğretmenin de babanın ilkokul arkadaşı olunca). tanıştık kaynaştık, elamanını durumu bizden çok çok iyi tertemiz önlük, ulan biz de temizdik ama, bebe o kadar güzel kokardı ki hala burnuma böyle temiz insan kokusu gelince o eleman gelir aklıma.
samimi olduk tabiki, evine götürdü, ev mi? saray ulan saray, öylesini siyah beyaz tv'de gördük ancak biz, anne baba işe gitmiş tabi elemanın. neyse bu yatak odasına gitti, sonra çağırdı beni ve arkadaşı yardım edin diye, gittik bir de ne görelim, elaman klavye falan çıkartıyor, "ulan bu ne" dedik, "atari" dedi, haskkk, "bildiğin atari mi lan", "aynen". diğer arkadaşla sevinçli bakışlarımızı görmeniz lazım, malum bir jeton parası buldun mu dünyanın yolunu yürüyüp gider onu da 40 saniyede harcardık sonra gerisin geri eve. anne babası eve gelinceye kadar oynadık, gizli gizli tabi, her zaman izin vermiyorlarmış.
düşünün artık 1990 yılında böyle bir aleti olan bir çocuk sizin gözünüzde ne olur.
en iyi arkadaşımız oldu tabiki. ama çok güzel kokuyordu lan. hiç öyle kokamadım.