annesiyle ilgili şu yazısı iç yakar;
annemle ilgili bir anımı bir de annemin fotoğrafını istemişsiniz.
annemin hiç fotoğrafı yoktu.
1926 yılında yirmi altı yaşındayken veremden ölen annem bütün yaşamında resim çektirmedi. çünkü o zaman bizim ortamımızda - yeni kuşaklar pek şaşacaklar belki de - resim çektirmek günah sayılırdı. yalnız, askerlik gibi resmi işleri için erkekler vesikalık resim çektirirlerdi.
annem ölüm döşeğindeyken ben okuduğum yatılı okuldan çoktan kaçmıştım; ama bunu annem de babam da bilmiyordu.
ölümünden üç gün öncesinden, beni annemin yanına sokmuyorlardı. ölümünden bir gün önceydi. annemin yattığı odanın kapısından içeride konuşulanları dinliyordum. annemin şu sözlerini duydum;
"oğlum yatılı okulda ya, artık gözlerim açık gitmeyeceğim.."
oysa ben bir okul kaçağıydım. parasız yatılı okuldan kaçmıştım.
annemin bu sözlerini duyunca, ağlayarak evden çıktım. o zaman on bir yaşındaydım.
ertesi gün de annem öldü, sesi hep kulağımdaydı.
"oğlum yatılı okulda ya, artık gözlerim açık gitmeyeceğim.."
okumamın tek nedeni annemin bu sözleriydi. bütün hayatımda annemin duyabildiğim bu sözleri kulağımdan hiç eksilmedi. hep onun bu sözlerini düşündüm. yalnız bunun için okudum, okula gitmenin yollarını aradım. onun sözleri beni kamçıladı. yoksa, okul kaçkını on bir yaşındaki ben, bir daha hiç okula gidecek değildim. beni okula göndermeye zorlayacak kimse de yoktu, yoksulduk.
bugünkü kişiliğimi anneme, özellikle annemin duyduğum son sözlerine borçluyum.