tanrı; türk lehçesinde tan 'gök' deyiminden türemiştir.
eski yunanda; 'dios' ve 'theos'
hint avrupa; 'dei'
latince; 'deus'
tek tanrı inancında olan dinlerde, öncü musa olup, ibranice kaynaklı 'eloah', nitekim arapların 'allah' kelimesinin de kökenidir.
tanrının, allahın tek veya çokluğundan ziyade, insanın yaratılmış olsun veya evrimin öznesi olsun, tipik olan, neredeyse varlığının tarihi kadar eski, derin inanıştır.
insanlık bu inanışını temellendirmek için çabalamıştır.
materyalistler, insanın varlık olarak düşüncesinin yarattığı tipik yabancılaşma hadisesi bağlamında yaklaşırlar tanrı kavramına.
hegel, külli ide olarak algılar tanrıyı, herşey onun açılımıdır.
dinler, dinlerinin varlığını temel aldıkları tanrı kavramını, eksiksiz ve yetkinlik bağlamında tanımlarken oydaştırlar. temel argumanları eksiksiz yetkinlik bir vasıfsa varlıksız olamaz. her ne kadar totolojik uslamlama ise de, onlar için hakikattir.
muhammed, allahın varlığına çağırıken, bütün bir aleme bakın, kendinize bakın, ahenge bakın der. varlığını hissedersiniz.
insanlık tarihinde onca olaylar, sosyal bilimsel devrimler olmuş, ihtilaller, savaşlar, yıllar süren yıpratıcı savaşlar. alt üst ola gele gelmişiz bugünlere, eğer sevda terk etmemişse beşeriyeti, artık bu münazarayı sonlandırmak gerekir.
insanlık inancını yitirmemiştir. bu bağlılığın karşısında saygıyla eğiliyorum.