iş, aşk, okul vs. vs. durumlarda şehir dışına bir çok yoldan gitmektir. ama bunların en ızdırap vereni otobüs yolculuklarıdır. hayatı en çekilmez kılan şeylerden biridir bu otobüs yolculukları.
biliyorsunuz ki yolculuk sırasında insana bir çok kısıtlama geliyor ve yolculuk ettiğiniz, aynı ortamda bulunduğunuz insanların yolculuğunuzun içine sıçması an meselesidir.
böyle bir durumda ankara'ya gitmek için otobüse bindim. biner binmez karşılaştım dengesizin biri ile. ulan adam bilette yazan koltuk numarasını bulamıyor amk, yana yakıla koltuk arıyor. neyse ki muavin yardım etti de oturacağı koltuğu buldu. bu olayla birlikte dualar etmeye başladım umarım iyi geçer, allahım yardım et diye. çünkü biliyorum daha önce başıma geldi böyle şeyler.
abicim bindik otobüse her neyse sallana sallana gidiyoruz. izmitte otogara girdik. yolcular felan binmeye başladı. aldık yolcuyu hareket ettik. benim sağ arka tarafımdaki koltuga oturan adam, daha oturur oturmaz muavini çağırdı. ''gardaşım bakar mısın'' diye, neyse muavin geldi. adam, ''müessesenizin ikramı yok mu çay, kahve, kek gibi'' dedi. (ulan amına kodugumun adamı daha yeni bindin dur hele) her neyse muavin aldı getirdi adama uzattı. herif bu seferde, ''gardaş iki tane verebilin mi kekten'' dedi. film koptu ben de. dedim başlıyoruz. ''ekşın''
adam yedi, yuttu her neyse, bu sefer yine aynı otogardan binen lavuk koridorun sağında, yani benim koltuğun sağ tarafında koridorun kaşısına oturdu. ulan adam oturur oturmaz uyudu lan. bir de arada bir geğirir gibi horluyor, dedim tamam oğlum yarra yedin ankaraya kadar.
baba böyle ankara hesabı kopuyoruz bütün otobüs, yol yormaya başladı artık milleti ve beni, mayışmalar felan başladı. tam yol çizgilerine dalmışım, onları sayıyorum sinirden, pat öndeki kadın koltuğu burnumun dibine kadar yatırdı. vay ananı sikim gelde sövme, allahtan klostrofobim yok ölürdüm yoksa o ortamda.
bu çileyi daha çekmeyeceğim diyerek uyumayı denedim. sanki bana inat edermişcesine yanımda oturan dingil muhabbet etmeye, sorular sormaya başladı. sorduğu sorulara açıklık getirmeden kısaca ''evet'' veya ''hayır'' diye kestirip attım. ulan adam gene susmuyor. orospu cocugu sanki hayatın bütün sorularını o yaşa kadar biriktirmişte artık patlama noktasına gelmiş, ona da ben denk gelmişim gibi.
o an beni sadece alkol ve üst üste içilen üç dal sigara kendime getirirdi. ama onada imkan yok. otobustesin nere içiyon adamı sikerler. sanki her şey kasıtlı olarak üstüme gelir gibi bir de pezevenk şöför sigara yakmaz mı, kokuyu beş koltuk mesafeden aldım. biraz duman gelsin diye çaktırmadan derin derin nefes alıyorum ama boş havayı çiğerlerime dolduruyorum. parfüm filmini izlemişsinizdir. oradaki insanlar gibi koku bağımlısı oldum amk. sigaranın esiri gibi hissettim kendimi o kokuyu duyunca.
neyseki boluya geldik mola verdik dört dal sigara içtim. tesislerde çalan müziğin sözlerini küfürle değişip mırıldandım ankaraya gidene kadar.