bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım, demiş taçsız kral. galatasaray taraftarı olmak, takımını başarı için desteklemek değildir. düşünsenize fenerbahçenin 14 yıl lig şampiyonu olamadığını, 14 sene türkiye liginde başarısız olduğunu... o 14 yıl sonundaki final niteliğindeki maça giden abilerim anlatır da; hınca hınç dolu bir stad, 14 yıl boyunca gelip geçen onca başarısız futbolcuya rağmen gelen ve o stadı ağzına kadar dolduran insanlar... 14 yıl şampiyon olamayan da galatasaray'dı, 4 yıl üst üste şampiyon olan da. velhasıl, tutkudur galatasaray. ateş böceğinin ateşe olan aşkı gibidir, kapılırsın o güzelliğe takımının en kötü anında bile. cebimdeki son parayla az mı maç biletimi alıp da gittim sami yen'e, biriktirdiğim parayla az mı arif erdem formaları, hagi formaları, jardel formaları aldım... az mı koşturdum parçalı formayla sokaklarda. amatör ol galatasaray taraftarı, metin ol, ne olursa olsun sevdiğine ihanet etme. o değil miydi aşkı uğruna bir serveti elinin tersiyle iten, karısına resti çeken. unutulacak şeyleri unutmazsın, unutulmayacak şeyleri unutursun. vefa sadece bir semt adı olmasın lugatınızda. galatasaray'dır ki nice başarılara imza atan, enleri, ilkleri gerçekleştiren. ve yine galatasaray'dır ki nice başarılara imza atacak olan, enleri, ilkleri gerçekleştirecek olan. son olarak cimbom old boys'dan "takımımızı gönülden seviyoruz, gönülden destekliyoruz. canımızı bile veririz ! biz aşığız, aşkın da tarifi yoktur." aşkın tarifini kim verebilir ki...