"milletini sevmek" faşizmden de milliyetçilikten de farklıdır. her ideolojik grup içinde milletini seven insanlar olabilir. ancak "milletini sevmek" ifadesini milliyetçilikten, faşizmden ayıran ince bir nokta vardır. o nokta şudur; milletini sevdiğini söyleyen adam iş bu "sevgiyi" sistematikleştirmez, doktrinleştirmez salt bir özellik olarak bırakır. ve bu durum çok tabiidir. ancak milliyetçi yahut faşist adam milletine duyduğu sevgiyi doktrinleştirir, bu doktrinleştirme sonucu millet sevgisi artık ırk sevgisine evrilir ve yüksek idealler uğruna kollektivist planlar çizilir. bu planlar ekseninde gerek milleti oluşturan ana ırk gerekse azınlık ırklar otoriteryen bir rejimle karşı karşıya kalır. ayrıca ideolojileşen millet sevgisi tek tipleşmeyi, her alanda ulusallaşmayı getirir ki bu da toplumun-kültürün yalınlaşmasını getirir. tabii mezkur tek tipleşme hareketi için devletin ne tür vahşi aygıtlar kullanacağını sizin tahayyülünüze bırakıyorum.
"milletini sevmek" illa otoriteryen bir sistemi ifade etmez. ancak milliyetçilik, faşizm muhakkak otoriteryen, kollektivist bir düzen ifade eder.