adana da turgut özal başbakan olsun diye yırtınan anavatan partisi seçim görevlilerini taşıyan pervaneli uçak, broşür yağmurunu hayli abartınca yere çakılmıştı.
ben bildiğiniz sabi sübyan; dam derler adana da, arkadaşlarla damdan dama sekiyoruz.
baktım bir zero(ben japon zerolarına hastaydım o zamanlar. hirohito amca hala amerika ile savaşıyor zanneder, uçak gördüğümde sensey görmüş sıpa gibi selmlardım) yan dönmüş, boş araziye pike yapıyor.
lan dedim bu deyyus samuray pentagon diye bizim mahallenin boş arazisini vuracak, hemen topuk, bık varya.
bizim bebelerde peşimden.
biz merdivenleri inip, sokağın köşesini dönerken bir patlama, aha dedim torpidonun ilki yollandı.
meğerse uçak burun üstü toprak araziye çakılmış.
araziye adım atar atmaz, önce uçağı, sonra tam bir metre önümdeki kıpkızıl bebek kafasını(ne laka deme lan, dinle)gördüm.
lan dedim bizim sidikli kızlar bebeklerini katledip buraya mı gömüyorlar, demez olaydım. meğerse kafa harbiden kafaymış. ben tabii ki ufaktan sıyırdım. bizim köfte enes vardı, siz tanımazsınız(iyi çocuktur ha, hala iyi mi bilemem ama)lan, lan, baksana lan deyip duruyor, kolumu çimdikleye çimdikleye.
lan ne var kodumun enesi(çocuk dediysek, bebek de değiliz, ağzımız laf yapıyor.) diyecektim ki, baksana olum adama demez mi. lan ne adamı, adam mı kalmış, kafa bir tarafta, gerisi dersen kimbilir nerede derken, uçağa doğru bilinçsiz bir bakış attım.
uçağın önünde bayağı kaslı bir amacam hareketsiz oturuyor(amcamda bir gögüs kası vardı anlatamam, arnold görse kıskanırdı valla), oturuyor ama kafanın olması gereken yerde bildiğin saç var, başkada bir şey yok a.... k....m.
lan o ne acayip yüz dememe kalmadı, bir de baktım, amcam lucifer misali ardına dönmüş, boynundan kan damlaya damlaya sanırım broşür dağıtan kopuk başlı amcamın olması gereken yere bakıyor.
ben tabii orada bayılmışım.
sonrası mı?
valla gelen ambulanslar boşuna gelmemiş anlayacağınız.
birisi cesetleri almış, diğeri ben ve kankaları.
tabii ki yıl seksenler olunca öyle psikolog falanda bulunmaz acil servislerde.
gözümü bir açtım huri gibi bir hemşire, cins cins bakıyor.
neyse iğne yaptılar yolladılar.
sonrasında bir iki hafta bebeklik günlerime geri dönüş yaptım.
annesi ile babasının arasında titreyen dokuz yaşında bir velet hayal edin işte.
ettiniz mi?
lan o çocuk varya ben değilsem, kesin bizin köfte enes tir.
eğer oysa, benden de selam söyleyin olur mu?
ha bir de sorun bakalım hayalindeki köfte lokantasını açabilmiş mi?
açtı ise iflas edemeden çalıştırabilmiş mi?
çalıştırabilmişse neden bizi de bir kez olsun davet etmemiş, eşşekoğlu eşşek.