film bir bütün olarakta harika ama, son sahnede McMurphy'nin hala hastanede olduğunu öğrenen şef'in yanına gidip, McMurphy'yi öldürüp "hasteden kaçmamızın zamanı geldi, hadi gidelim" demesi ve sonra sebille duvarı yıkıp, doğduğu ormanlık araziye doğru koşması beni son derece etkilemiştir. şefin bu hareketi, hasta ve çaresiz olduklarına inandırılmış insanların, her gün o hastanenin durumundan yakındıkları halde oradan çıkmaya cesaret edememesinin verdiği karamsarlığı yıkmış ve umut ışığı olmuştur. Bu; deliliğin artık hastane dışına çıktığının da göstergesidir.
birde çaresiz görünen ve kendi başlarına kişisel ihtiyaçlarını dahi gideremeyecek kadar güçsüz olan bu adamların kafasından geçenler bile, otoriteye karşı tehdit olarak alınmış ve sindirilmiştir. bu hiçte yabancı olmadığımız bir durum değil mi?
aşağıdaki diyalog çok güzel anlatıyor bunu.
--spoiler--
baş hemşire:başkalarıyla geçirilen zaman iyileştiricidir. kendi başınıza kara kara düşünmek, kopukluk hissinizi arttırır.
hastalardan biri: diyorsunuz ki, kendi başına olmayı istemek hastalıktır.
--spoiler--