bak abicim, muhtemelen yaşın benden büyük, o yüzden sana çocuk demeyeceğim. iyisin, hoşsun. yazın sıcağı dememişsin, ekmek paranı kazanmaya çalışıyorsun, bu da saygı duyulası bir durum. ama tam duşların karşısına açmışsın tezgahı, burada başlıyor seninle sorunumuz. denize giriyoruz, tuzlu tuzlu kurulanmak istemediğimiz için sürekli duş olmak durumunda kalıyoruz. havluya fazla temas etmeden elimize alıyor duşa doğru yollanıyoruz. ama atılma işte öyle! taşıma havlumu, ben tek başıma üstesinden gelebilirim bunun da. gerçekten böyle bir zorunluluk duymana gerek yok. hayır anlamadığım şey şu, başkasına yapmıyorsun da bunu. senin yaşıtında güzel ablalarımız var, salınıyorlar plajda. ama sen neden bana bulaşıyorsun ki? duşumu alıp iki su dökünüp huzurla gideceğim, kitabımı okuyacağım ben orada. lütfen germe beni güzel insan, her seferinde korkarak geçiyorum bak bir şey yapacaksın diye. biri görecek seni terslerken, kafa göz dalacak falan. gerek yok bunlara. 2 günüm kaldı zaten, gideceğim evime yurduma yakında. gevrekler kahvaltıda güzel gidiyor, haklısın. hadi abicim, hayırlı işler.