mahallesinde betondan başka bir şey olmayan çocuğun, gelişim sürecini evde geçirmesinin sonucudur. nasıl ki biz, bizden önceki neslin yaptıklarını yapma imkanı bulamadık; bu çocuklar da bizim yaptıklarımızı yapma imkanına sahip değil. kırsalda çocuklar teknolojiden uzak olsa da yaşayarak öğrenirlerken şehir karmaşasında durum bu.
şimdi okul hayatı dışında bütün gününü evde geçirmeye mahküm olan çocuk daha sabah kalktığında mutlak açık olan televizyondan gelen sesleri duymakta. horoz sesi yerine şenay düdek'i duyarak uyanan çocuk, neye uğradığını anlayamadan sen kimi kimle aldatmıştın tartışmalarına kulak misafiri olurken her geçen saat psikolojisinin ırzına geçilmektedir.
gözünü ovuşturarak kahvaltı isteyen çocuk, o sırada televizyona kendini kaptırmış anneye baş belası gözükür. az dur bekle diye geçiştirirken çocuk televizyon izlemek zorunda kalır.
fatih ürek'i gören çocuk ''anne bu kız mı erkek mi'' sorusunu sorarak artan sapkınlık oranının nedenini açık açık belli eder.
geçgeç manyağı anne hangi kanalı açarsa açsın bir kargaşa vardır.
asuman dabak'ın itirazım var uleyyn programına denk gelen çocuk, memnun olmadığı şeylerin şikayet mercisini de televizyon zannederek büyür.
seda sayan'ın programlarında yedi ceddi ölen sakat ve yoksul bacının dramını anlattıktan hemen sonra başlayan göbek havasında coşması ''ne oluyoruz lan'' etkisi yapar da çocuk zamanla buna da alışır.
memetali beeyyi durumumuz yok bi' yardım etsen yakarışlarıyla tanır. demek ki durumu iyi olmayanlar yalvarmaya mecburdur.
akşama kadar ne gereksizlik varsa gören çocuk akşam çok sevdiği dizilerden ''beni aldattın allah belanı versin ama ben de birara seni aldatırım hadi şimdi gel sevişelim'' konularından ilişkileri öğrenip gümüş'ten aşkı da öğrendikten sonra vurdulu kırdılı dizilerden delikanlı olmanın şartlarını da aklına kazır.
sonra biz bu çocuğa aklın varsa televizyona göre yaşama deriz ama aklı varsa televizyona uymayacak olan biziz. yeni neslin böyle bir şansı olmayacak çünkü onlar televizyonla büyüyecekler. zaten hayatı öğrendikleri şey televizyon. nasıl bırakırlar onu.
çocuğu televizyona mahküm etmemek için elinden geleni yapmadan, bu çocuktan ot olmamasını beklemek insafsızlık olur.
