dünyanın en boktan hislerinden biridir. bi de şey var hani böyle hapşırcak gibi olursun da hapşıramazsın, gözlerin yaşlanır, burnun yanar ama yine de çıkmaz o lanet hapşırık. ama şimdi konumuz o değil.
bu böcek hissi genellikle insan uyumaya çalışırken peydahlanır.
uykudan biraz önce mutfakta ya da işemek için gittiğiniz tuvalette gördüğünüz o lanet, karaktersiz, haysiyetsiz, ne idüğü belirsiz, kişiliği oturmamış, karafatma olmaya çalışmış ama becerememiş kalorifer böceği pek sikinizde olmaz ilk başta. çünkü onunla yaşamaya alışmışsınızdır. hatta belki görüp ''olum işerken bakma lan, biri bakarken yapamıyorum'' bile dersiniz. ancak yatağa girip gözlerinizi kapattığınız anda vücudun çeşitli bölgelerinden ufak kıpırtılar, kaşınmalar, huylanmalar başlar. sanki biraz önce selam verdiğiniz o böcek üzerinizde geziniyormuş gibi. sinir eder insanı, o hissin geldiği noktalara sinek öldürürmüş gibi vurmaya başlarsınız(6 kaburga kemiğim kırıldı bu yüzden) ama nafile, ne böcek vardır üstünüzde, ne de geçebilitesi olan bir kaşınma.
hatta bu lanet his hakkında şöyle bir rivayet dolanır etrafta;
virginia woolf bir gün evinin mutfağına gidip nutellalı ekmek yapar kendine. hazırladığı ekmeği tepsisine koyup öyle bir geçer zaman ki(ingilizce altyazılı) izlemek için salona, televizyonun karşısına gelirken bu böceği görür. takmaz kafaya. dizi bittikten sonra hello kitty'li pijamaları giyip yatınca başlar huylanmalar, kaşıntılar. çıldırır, delirir ve bir çaresini bulamaz. hatta o sadece kaşıntı olduğunu değil, sesler duyduğunu da hisseder. bakar ki olacak gibi değil, hemen ertesi gün ayağına taşlar bağlayıp kendini melen çayına atıp intihar eder.