hükümet tarafından son dönemde sıkça dillendirilen söylem...
belli ki 2009 krizinde piyasadaki para arzının azalmasını vergileri düşürüp tüketimi teşvik ederek çözen akp hükümeti, borçlanma oranı hızla artan amerika ve avrupa ekonomilerinden sıçraması muhtemel bir kriz için yine merkez bankasını işe karıştırmadan piyasaya dolaylı yoldan müdahele ederek çözmenin peşinde. ancaaak, bu seferki potansyel kriz deflasyonist değil enflasyonist bir karaktere sahip, yani bu sefer parasal tabanda bir daralma beklenmiyor. bu durum da 2009 krizindekinin tam tersi bir strateji izlenmesini gerektiriyor ki tam bu noktada devreye politik kaygılar girmekte. şöyle ki;
2009 krizinde vergileri düşüren hükümetin bu sefer vergileri yükseltmesi pek olası bir çözüm değil zira türkiye zaten hali hazırda vergi oranlarının son derece yüksek olduğu ve bir sürü gereksiz verginin tüketiciye yüklendiği bir ekonomi. daha da önemlisi artan vergi oranlarının ciddi oy kaybı demek olduğunu unutmamak lazım ki bu da koltuk kaygısı güden bir hükümetin böyle bir politika izlememesi için en büyük neden.
diğer taraftan akp'nin merkez bankası bazlı para politikalarını benimsemediği aşikar. bu nedenle şimdilik piyasayı "kriz geliyor ha ! fazla harcamayın !!!" şeklinde speküle etmesi doğal. ancak işler sarpa sarınca özelleştirme denilen acil yardım çekicine sığınıp elde kalan kamusal kurumları yabancı sermayeye satması kuvvetle muhtemel. tabi akp hükümetinin geçmiş dönemlerinde sırf "ekonomiyi biz düzelttik !" diye populizm yapabilme uğruna ihtiyaç duyulan fon için yürütülen özelleştirme sürecinde satılmadık kamu kuruluşu bırakıldıysa...