garip filmi vardı. küçükken o film için saatlerce ağladığımı bilirim lan dile kolay. ağlayasım falan da yoktu. öyle gülüyorduk o küçük kızın yaptıklarına.
tokatçı filmi vardı. hani şu kızaran tavukları görüp, cama ekmek sürerken o arada ay yüzlüm melodisinin girdiği. gülerken ederken araya hüzünü de karıştıran bi adam.
güldürürken düşündürmüyor ama.
beyni boşaltıyor sanki.
hani şu sahnenin ardından ne gelecek acaba diye düşünmüyor insan.
biliyor zaten. veya aklına ilk gelen tahmin oluyor. yanıltmıyor bizi.
hep fakirin, güçsüzün yanında bi duruş sergilemesiydi belki kendini bu denli sevdirmesinin sebebi.