malumunuzun vuku bulduğu üzere(konuya böyle girip beklentiyi yükselttim), yaz sezonunda tv kanallarında pek matah bir şey olmaz. eski dizi tekrarları ya da birbirinin aynı magazin programları. kışın okul temposundan sıkılmış bireye ''oh be tv keyfi'' gibi gelse de, bu etki en fazla 1 hafta sürer. daha sonra sıkıcılık, bir şeyler yapma isteği başlar bünyede.
arkadaş arayıp ortamlara akma hayali iklim olarak da zaten sıcak olan izmir gibi yerlerde otomatik olarak akşam 8-9 gibi saatlere kaymaktadır. daha önceki saatlerde dışarı çıkmak isteyen bünyeler, tıp dilinde ''latinukus dezonfarmasyonik vajinusmus us da us'' denen beyin amcıklaması travması nedeniyle bu plandan vazgeçerler.
sıkıntının tak ettiği devrelerde aranan arkadaşın da;
- olum taşaklar kokuyo la sıcaktan, otur evinde.
şeklinde çağdaş bir yorum sergilediği durumlarda insan kendini mecburiyetten internet sitelerine atar. sanal insanlarla, sanal ortamlarda, sanal şekilde yapılan ve bünyeye ''oh be insan'' dedirten 45 derece açılı muhabbetler bir yerden sonra insanı tembelleştirip, pc sandalyesinin keyfini, sokakta it gibi gezmeye tercih eden yavrucaklara dönüştürür. bir yerden sonra asosyalliğe bağlarlar durumu.
işin en tuhaf tarafı ise, bu asosyallik durumunun kabul edilmeme sürecidir.
- yaa mahmut bi dışarıya çık hava al, insanlarla kaynaş
+ var ki benim bi ton arkadaşım
- nerde oturuyolar?
+ istanbul, yozgat, diyarbakır, artvin, muğla, ankara, elazığ, çorum...
- izmir'deyiz biliyosun di mi?
yani diyeceğim odur ki; kış gelsin lan artık:( (konuyu böyle bitirip beklentinin içine sıçtım)