gecenin bu saatinde hafif rakılı kafayla açılan bilgisayarın karşısına geçince insanın aklına nedense sevişme olgusu veya olayı geliyor.
şimdi sadece benim de geliyor olabilir, tenzih ederim.
neyse, eski türk filmlerinde arkadaşlık etmek, gezmek dolaşmak manasında kullanılan tabir. kemal sunalın hababam sınıfınde "biz semra hocayla sevişiyoruz." demesi aslında o dönemde yaygın olan bir anlayışın sonucudur.bugün sevişmek kelimesi cinselliği çağrıştırmaktadır.
acaba neden?
sevişmek; hislerimizle, bir bütün olurken, tüm sözcüklerde bize rastlamak mı?
yoksa; bir dakika değil, sadece dokunmak hiç değil. ayrıca aşksız hiç hiç mümkün değil.
yani bu mihvelde, benim bildiğim; çok dikkatli olmak gerek, çok özenli davranmak gerek, çıplak olmak gerek. önce soyunmak lazım, aklını bir kenara koyacaksın. cesaretini çıkartacaksın ortaya, öyle bakarak gözlerine, tereddütsüz. teslim olacağın için çok düşünmeye ihtiyacın yok, zaten düşünemezsin ki.
ondan sonrası dokunmayla başlıyor ama sadece dokunmak yeterli değil, görmelisinde. görüntüsüne ihtiyacın var. açacaksın gözlerini, ellerin kilitliyken ellerine, nasıl bir ifade ile sana baktığını göreceksin. bunun heyecanı ile kalp atışlarınızı duyacaksın, o ritimleri. sese de ihtiyacın var, kendi mırıltıların onun sesiyle karışacak. bu şaşkınlıkla nefesini de hissedeceksin. zaten çıplaksınız ikinizde, böylece devreye kokular da girecek. onun kokusu, onun sesi, onun görüntüsü, onun nefesi, onun sana hissettirdikleri sende olacak. ancak öyle sevişebilirsin. gerisi eksik olur.
kısaca, dokunmak ve öpüsmek sart, ama kokusuz, sessiz ve görüntüsüz eksik.
