yaşamda çoğu kez yanlış yoldan köprüye sapmak gibi olan bir belediye otobüsü kadar vefalı olan şanssızlıktır.
onun durağınıza ne zaman geleceği belli değildir ve eğer o vakit siz durakta olmazsanız sizi asla beklemeyecektir, durakta olmazsanız size baka baka yanınızdan geçip gidecektir.
sen onu seversin belki biraz şanslısındır o da seni sever ya da daha da şanslısınızdır* sevdiğini sanır öyle söyler.
ona taparsınız elleri ellerinizi birer mıknatıs misali çekmektedir belki hayatınıza başkaları da girer bu zamanda birer madde alışkanlığı gibi eliniz onlara da gider ama eğer sizin aklınız hala ondaysa ve onu istiyorsa işte bu gerçek sevgidir.
gerçek sevginin sonu ne mi olur ; iki damla yaş akar gözden biri fısıldar "ah ben nasıl seviyorum seni aşkım bebeğim birtanem herşeyim gitme, bırakma beni, ama ne olursun seni kimse sevemez benim sevdiğim kadar.." bir diğeri de hemen ardından söylenmeye başlar "sen zaten sevmiyordun beni kahpe asla geri dönme"