bir bakarsın ulular meclisinin baş köşesinde, şeyini yaymış oturmuş sonra bir de bakmışsın ki çaylak. renksiz-kokusuz gaz gibi rüzgar nereye eser bu orada lakin, kar üzerinde yürür, izini belli etmez. radyoculuk desen var, her türlü sanat ve mizah ile yakından ilgili, genel kültür-aktüalite desen sular-seller olur akar, spor, her branşı onun ilgi alanı sanki, kısacası her yolun adamı. tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de zeki aq. karşısına çıkana hayat hakkı tanımıyor. iki, bilemedin üç satır süren diyalogların ardından kuyruğu kısıp gitmek kalıyor. bir de o utanç verici halde süklüm-püklüm giderken 'el öpenlerin çok olsun evladım' tavrı yok mu!