radikal gazetesinde şöyle bir yazı yazmıştır kendisi
--spoiler--
"Şimdi bizi Meclis'e çağırıyorlar. 'Gelin dertlerimizi buradan anlatın' diyorlar. Ben de Atatürk Barajında kurulan 'özel masa'yı hatırlıyorum. Meclis bu haliyle şinayet edeni de bölücü ilan edecek bir özel masa durumunda. Bunları dile getirince dokunulur oluyorsunuz. Maazallah, hırsıza-uğursuza bend olan dokunulmazlık, bize gelince 'terör örgütü propagandası' gibi ebegümeci bir kavramla anında berhava oluyor. Sorun sadece içerideki vekillerimizi almaktan ibaret değildir. Bizlerin, sorunu çözme iradesi için çalışırken içeri alınmamızın da önüne geçmektir.
insanlar yaşasınlar, altımıza bir bahçe kılınmış olan yeryüzü sofrasında birlikte doysunlar istiyorum. Kaşıların, kilitlerin, orduların, muhafızların, savaşların olmadığı bir dünya düşlüyorum.
Bu yüzden ve bu vaatle vekil oldum.
GÖZALTINA ALINABiLiRiZ
işte şimdi meydanlarda yoksullarla birlikte gaz ve bombaya maruz kalıyorum. Polisin hedef gözeterek otobüsümüzün içine sıktığı bombaya karşı, bir yaşlı Kürt kadını bize siper olabiliyor medyanlarda. Meclis şimdilik bu güveni vermiyor, sabıkası var.
Bunları savunacağımız şartlar sağlanmadan Meclis'e gidersek tekme-tokat gözaltına alınabiliriz. içerideki vekillerin bırakılması bu güvencelerden biridir.
(...) Ben ileride bütün cinayetleri vir kaza sayarak 'ölmeseydik ne iyiydi' demek ve dedirtmek istemiyorum."
--spoiler--
hak aramak ile bozgunculuk yapmak rasında ince bir çizgi olmasa gerek. hak arayan insan gözaltına alınma endişesi yaşamaz. yaşıyorsa bunun altında hak arama değil başka şeyler vardır.
meclisten güven bekleniyor ama siz tükiye halkına ne kadar güven veriyorsunuz ?
evet sırrı bey bu ülke topraklarında hep beraber doymak, aynı ekmeği bölmek istiyoruz. bütün suçu devlete atıp kendinizi ak pak hale getiremezsiniz. şunu sizlerde çok iyi biliyorsunuz zalimin hocası bir başka zalimdir.
sizler samimice kürtlerin hakkını ararsanız sizleri türklerde destekler. ama samimi olursanız.
güven bekliyorsunuz ama güven vermiyorsunuz.