kutlu davaların kuru kalabalıkları olmaz.
inanmış gönül erleri olur.
eylüller geçer bahçesinden zalimce de yine kalkar dikilir.
para pul, makam şöhret önünde diz çökmez.
takla salto ile mevkilerde mevzilenen neferleri olmaz.
bukalemun gibi renkten renge bürünmezler.
yakalarının önünde bir tek rozetleri olur, arka tarafında rozet koleksiyonları olmaz.
zor zamanda doğru karar verirler, hislerini aklın önüne koymazlar.
yaratana inanır ve sığınırlar, beşerle bezenmiş güce tapmazlar.
müslüman mahallesinde salyangoz satanlarla teslimiyet mertebesinde dost olmazlar.
küsmezler, gönül koymazlar. bir gönüle girmenin gayretinde olurlar.
mazeret aramazlar, hatalardan geciken büyük ülkenin yarınlarını haykırırlar.
yal ile beslenen zümreden olmazlar, alın teri damlar rızıklarına.
türk milletinin büyüklüğünü bilir ve mensubu olmaktan şeref duyar.
şerefsizlikleri ispatlar!
tarihin ibret vesikası olduğunu unutmadan en zor şartlarda kürşad ruhuna bürüneceğini bilir.
başka iklimlerde kendine kahramanlar aramaz.
minareden yükselen ezan sesinin ay-yıldızla doyumsuzluğunu ruhuna nakşeder.
zaferlerden sonra ne kadar mağrur ise kaybettiğinde de o nispette sorumluluk sahibidir.
düştüğü yerden bedel isteyen ele tutarak kalkmaz.
doğruların kaderi olan yalnızlığı yaşar fakat sıradan ve sürüden olmaz.
kırılır ama asla eğilmez.
dosta yunus, zalime yavuzca davranır.
zulmün kasırga gibi estiği yerlerde koca çınar edasındadır. yaprağı kımıldar dalından çıt çıkmaz.
bursada ne diyorsa diyarbakırda da aynı şeyi söyler: ne mutlu türküm diyene!