hukuksuzluğa boyun eğildiği müddetçe, hukuksuzluk hukuk kuralı haline gelir...
türkiye de insanların hukuka yaklaşımında bir sıkıntı var.. bizatihi hukuk mantığında bir sıkıntı var... hukuk kurallarını, toplumsal değerler ve ihtiyaçlar doğrultusunda tayin etmez, ülkenin siyasaları ile bağdaşık kılmaz ve tabi ki, insan hak ve özgürlüklerinden uzak tutarsanız, hukuk adı altında icra ettiğiniz tüm eylemler tartışmalı olur, sıkıntılı olur ve vicdanen reddedilir. şayet güç dengeleri değişikliğe uğrarsa, vicdanlarda biriken tortular, kuvveden fiile aktarılarak toplum bağlarını alt üst eder... hukuksal icranın, toplumsal dengeler için arz ettiği önem böylesine aşikarken, yüksek seçim kurulunun, ülkenin ihtiyacı olan huzur ve uzlaşma zeminini yıkarcasına icraatlarda bulunması adı kolay kolay konulamayacak bir husustur. böylesi bir profil, sadece stratejide boğulmalara neden olmaz, aynı zamanda toplumların sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için elzem olan hakemlik kurumunun( ki bu kurum, mahkemelerdir) saygınlığını da yıpratmaktadır ki, bu husus, en az toplumsal kaos kadar yıkıcıdır.
verdiği kararlar karşısında herkesin sükun bulduğu adalet kaynağı mahkeme özlemimizin tatmin olması dileği ile...
