iyi bir sezon finali yapmıştır. iyi. gerçekten iyi.
- bana veda etmeden mi gidecektin?
- e aylin sabahın köründe çıkmışsın evden ama?
sabahın körü demişken, bu soner'in uçağı sabah 7'de değil miydi? e bunlar kaçta kalkıyor hafız? kalkmış da salamları sucukları löp löp yemeye başlamış bile murat.
ha bu arada murat, o gözlerini belertip durma, pörtletip durma, ay içim şişti valla senin triplerin yüzünden.
süleyman, canımsın, sendeki şu reflekssizliğe hastayım süleyman.
soner viski bardaklarını duvara çarpar, murat masayı talan eder, bizimkinde tık yok. üstüne bir de "kırılanlarla ben ilgilenirim murat bey" diyor. vay anasını arkadaş ya. of, eriyorum süleyman.
berrin berrin berrin...
cesur yürek, vefalı sevgili, aşk kadını, gerizekalı...
hakan'a evet dedin, anladık. başka bir şey yapmanı beklemiyordum zaten. iyi de, ahmet'e ne diye "üç-beş ay sonra, bilemedin 1 yıl sonra gelirsin ahmet, yine birlikte oluruz bıdı bıdı" diyorsun? hadi oldu da çocuk geri geldi, ne yapacaksın o zaman? neden böyle gereksiz diyaloglara giriyorsun sen berrin?
hakan da ahmet giderken "şşş düğünümüze de gel ahmeet" ya da "merak etme ben berrin'e iyi bakıcam" falan diyecek diye bekledim, demedi.
caroline, neyin derdindesin canım sen?
"aeğli, bu kadın bilerek yapıyööğ, sen görmiyööğ?"
kocan tecavüz etmiş, sen gidip cemile'yi suçluyorsun, cemile'nin bilerek hamile kaldığını söylüyorsun. oha. bunu ali'ye diyorsun bir de. ahahaa. sallak. sallak.
sana bir, tecavüze şahit isteyen savcıya iki.
soner bir yere gitmedi tabi ki.
süleyman'ın havaalanına gelmesini istememesinden belliydi. ama aylin, şahin bakışlarıyla zifiri karanlıkta ot, çayır, çimen arasında soner'in siluetini nasıl gördü ben bilemiyorum. bu tür şeyleri bir ben mi beceremiyorum, ondan mı garip geliyor nedir...
- karım öldü. dertliyim. sakalım da var. sedat, bir başsağlığı dileyenin bile yok. çünkü neden? çünkü sen bir moronsun. hasta karını fıydırıp atarsan bir köşeye, böyle olur. müdür beyi bile takdir ettim. gerçi, mete'ye olan bu sevgi gösterilerinin arkasında mete ünlü olunca "mete en kıymetli öğrencilerimizden biridir. kendisini çok seviyorum." şeklinde demeç verme hayalleri olduğunu görmezden gelemiyorum ama, yine de o bile insafa geldi. ya sen? bir köşeye oturdun kaldın. ha, diğerleri de sedat'a tafra mı yapıyor da kimse başsağlığı dilemedi kendisine, onu da anlamış değilim.
şimdi ben bu dizinin düğündü nişandı sahnelerine bayılıyorum. bir şeyleri bok etmezse ölecek olan ali'den nefret ediyorum, orası ayrı. koskoca hikmet karcı'nın bile mahalle düğünü oldu lan. ne sevimli.
biliyoruz ki ali'ye hiiiiççç bir bok olmayacak. kendisi için dokuz canlı, kötüye bir şey olmaz, domuz gibidir o gibi bilimum cümle sıralayabiliriz gönül rahatlığıyla. ama hikmet karcı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. muhtemelen kendisi artık bir merhum.
cemile'ciğim, eğer hikmet karcı ölmüşse, artık zengin bir kadınsın demektir. eski evine gidip paralarını caroline'in gözünün önünde havaya saç bence. gerçi kendisi hemen gelir paraları toplamaya başlar ama, başının gözünün sadakası olsun be cemile.
neriman'ın yüzsüzlüğü üzerine ağa bokunun üstüne bok olmaz diyerek, kemal'in yorumu karşısında saygıyla eğiliyorum, o kadar.
- bu kadarı sana bile yakışmaz be neriman.
adamsın kemal.
ali vurulup yere yığıldıktan sonra, elinde tabancayla öylece kalakalan hasefe hanım'ı görüp de etkilenmeyen yoktur heralde. en azından bir çüş, bir oha falan demiş olmalı insanlık. insanın çocuğunu vuracak raddeye gelmesi, başka bir insanı çocuğundan daha fazla sevmesi ve onu korumak için kendi evladına silah doğrultması, üstüne ateşlemesi...
gerçek hayatta mümkün müdür, bilemiyorum. ama izlerken beni benden aldı. ha, o silahın patlayacağını anladık gözümüze gözümüze soktular, ama ben süleyman'dan bir atak bekledim açıkçası. az bir ihtimalle de cengiz diyordum. ama hasefe hanım... vay arkadaş ya.
necati'nin donlarına yapacak gibi durması, aylin ve berrin'in çığlıkları, cengiz'in dolan gözleri, ali'nin mete'nin kucağına yığılıp kalması... seviyorum lan ben bu diziyi.
