Partiler ve Genel Başkanlar katiyen eleştirilmez değildir. 12 Eylül öncesi şartlarında söylenmiş olan;Lider, teşkilat, doktrin eleştirilmez saçmalığını kendinize kalkan etmekten vazgeçin artık.
Ya bulunduğunuz koltuğun hakkını verir davanızı adam gibi anlatır geniş kitlelere ulaştırırsınız, mensuplarınızın gönlü mutmain olur ya da eleştirilere tahammül edersiniz.
Ya ahde vefa gösterir sizi seven sizi destekleyen insanlara bu sevginin ve desteğin karşılığını verir, miting meydanlarında hoşunuza gitmeyen bir durum gördüğünüz zaman hemen birilerini azarlamazsınız ya da bunu eleştirenlere tahammül etmesini öğrenirsiniz.
Ya bir idealin bir davanın partisi olur ona sahip çıkarsınız.
Ya da partiyi şu an yaptığınız gibi idealsiz ve davasız bir merkez partisi haline dönüştürmek suretiyle kişiliksiz bir vaziyete sokar popülizm yaparsınız ve bunu eleştirenlere de kızmazsınız.
Ya ülkücülere, ülküdaşlarınıza sahip çıkar onlara parti yönetiminde görev verir tabanınızın sesine kulak verirsiniz.
Ya da orijini ve şahsiyeti belli olmayan isimleri sırf vitrin olsun diye yönetime alır, ülkücülük adına mücadele vermiş kişiler hakkında olur olmaz konuşturur ve tabanın homurtusuna ses etmez kulağınızı tıkarsınız. Ve yapılan eleştiriye kulak asmazsınız.
Ama hiçbir hak ve surette eleştiri yaptı diye birini bu ülkücü değil diye suçlayamazsınız.