120.
-
Boşluk.
O an nasıl bir ruh hali içinde olacağımı hep merak ediyordum. Ne yaparım, ne olur, nasıl diye...
Hissettiğim şey büyük bir boşluk, boşluğun ötelerinde de bir acı. Bir kuyu, içinde yankı.
idrak edememe. Bir anlam yükleyememe.
Buymuş meğer, böyleymiş.
Sonra anılar...
Bir yüzük oyunu, bir kutu içi gofret, bir zeka sorusu, bir yanlış arama gülüşü, bir hikaye...
Ben küçük torundum, belki çok konuşamamıştık, çok anımız da yoktu bayramlarımızdan başka ama...
işte ama...
Ben şimdi bir gülen, bir boş boş bakan, bir ağlayan; gerçek, gerçek değil sözcükleri arasında dolaşan...
Uzaktayım ya, hissedemiyorum tam, hem ilk defa biri, ilk...
Hem en sevdiğim...
Ama kurtuluş, ama iyi olacak, ama buralar böyle kalacak. Deyiş, deyiş, deyiş...
Sonra sevdiğin şeylere sarılıp onlara ulaşıp uyuyup kalış.
Uyanışlar...
Her şeyin yerli yerinde oluşu ama bir şeyin fazlalığı, birinin eksikliği...
"Gel dışarı çıkalım"lar, "haydi bize gel..." ler, yaşayanlar.
O yok artık, ben yaşıyorum ya, kendimi iyi etme çabasına mı düşeyim, yapayım mı bunu?
Yapamıyorum.