saat çini vurdu birden: pirinççç!
ben gittim, bembeyaz uykusuzluktan
kasketimi eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın,
karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi Mavi.
bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman,
sen tutar kendini incecik sevdirirdin,
yalnız aşkı vardır aşkı olanın,
ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
sen yüzüne sürgün olduğum kadın,
kardeşim olan gözlerini unutamadım,
çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını
dostum olan ellerini unutamadım,
karım olan karnını ve önlerini,
orospum olan yanlarını ve arkalarını,
işte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
nasıl unuturum hiç unutamadım...
kibrit çak masmavi yanardı sesin,
ormanlara, ormanlara yüzünün sesi
en gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın,
soluğu kesen ağulayan ormanlarında
yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
karadenize karışırdı ordan akdenize
ordan da daha büyük sulara...
geceyse ay hemen tazeler minareleri,
kuran sayfaları satılan sokaklardan
ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
ölüm uçar çocuk yüzlere
ben o sokaklardan ne kadar geçtim
damağımda dilinin yosunlu tadı
önce buğulu sonra cam gibi parlak sonra buğulu yine
bir takım tavşanları andıran bir takım su,
pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini
yani salı, çarşamba ,perşembe, cuma, cumartesi,
bir başak ufak ufak bildirir konya'yı,
o başakta o konya'da seni ararım
ben şimdilerde herşeyi sana bağlıyorum iyi mi?
altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
para basma yetkisini fırat'ın suyunu palandöken'i
erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini,
antalya'nın denizini o denizin dibini
beş türlü yengeç yaşıyan sularında
çağanoz adi pavurya çingene pavuryası, ayı pavuryası bir de çalpara
bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya,
yokluğun gayri şurdan şuraya geldi
bir günler şölenlerle egemen ülkende
Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor
n'olur ağzından başlıyarak soyunmaya
bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
çık gel, bir kez daha yıkıntılardan
çık gel bir kez daha bozguna uğrat.. *