dünyadaki pek çok ızdırabın, savaşın, hüznün temelinde; kapitalist devletlerin kendi menfaatlerine yönelik uluslararası politikaları şekillendirme ve bu yolda; savaşlar iç ikilemler çıkarmak istedikleri, savaşların akabininde oluşan muhtemel statükoyu kendi menfi değerlendirmeleri ile ekonomik tabanlı ele aldıkları ve kendi monopollerine dayalı iktidarlar oluşturmaya çalıştıklarına inanmaları.
biraz geniş bir perspektif aralaması ile mesnetsiz ve dallanıp budaklandığında başarısız bir değerlendirme olduğu anlaşılabilmektedir. tarihi terminoloji ve olaylara ilgi tandansı sergileyen kişilerce tarihin akışındaki olaylar dayanak gösterilerek çürütülebilecek bir deyiştir. örneğin; kapitalist devletlerin kendi ekonomik rantları için savaşlar ve ülkeler arası bölünmeleri çıkartmaları, bahsi edlen ülkeler için iyi bir durum değildir. zira; savaş için yatırım yapacak kapital düzendeki ülke ekonomisi sekteye uğrayacak: akaryakıtta, insani sarfiyatta engeller çıkacaktır. hali ile ülkeler maddi kayba uğramamak için barış isteyeceklerdir. bu yüzden statükolar, belirlenmesi bu devletler için barışın oluşturulması şeklinde istenmektedir. ayrıca marksist felsefenin bahsini ettiği gibi; savaşlar salt ekonomik kapital arayışına binaen peydah olmamaktadır. örneğin; 20 inci yüzyılın belli başlı debdebeleri kore savaşı ,vietnam savaşı ,körfez savaşı gibi olaylar ideolojik görüşü yayma amaçlı olup, ekonomik tabanlı sürtüşmeler değildir.
bununla birlikte marksist felsefenin yayılmacı, işgüzar ve saldırgan olarak atfettiği bu belli başlı kapitalist ülkeler içinde bulunulan postmodern çağdaki kısmi barışın mimarlarıdır. ilk dünya savaşı sonrası; milletler cemiyeti ve ikinci dünya savaşı sonrası buğün dünyada kapsamadığı alan yok denecek kadar az olan birleşmiş milletlerin kurulmasına önayaklığı en baba kapitalist olarak nitelenen amerika yapmıştır ki, kendileri infrad politikası çerçevesinde sovyetler birliği dünya politikasında sivrilene kadar, avrupa işlerine hiç karışmadılar. yine: berlin buhranında berlin'in dört işgal bölgesine ayrıldığı günlerde, hitlere duyulan öfkeyi gariban alman halkına ödünleyen sovyet yönetimine karşı; berlin halkını abluka günlerinde havadan yiyecek ve mühimmatla koruyanlar da, yine bu kapitalist ülkelerdir. buradan yola çıkılabileceği gibi; pek çok toplumsal normu ekonomik tabanda ele alan marksist felsefe; sadece yoğunlaştığı bu alanda dahi herhangi bir nesnel gerçeklik ortaya koyamamaktadır.